Radyo 45'lik

Çarşamba, Aralık 27, 2017

ATATÜRK’ÜN ANKARA’YA GELİŞİNİN 98. YILDÖNÜMÜ..


Dostlar,
Bu gün, 27 Aralık 2017, Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın Kurtuluş Savaşı’nı örgütleme üzere Anadolu’ya geçtikten yaklaşık 7,5 ay sonra Ankara’ya geliş günü.
Bilindiği gibi Osmanlı Devletinin kurtuluşuna İstanbul’da olanak bulamayan Paşa, çözümü Anadolu’da halkı örgütlemede göemüş 16 Mayıs 1919 günü Samsun’a hareket etmişti.. İŞte bu 7,5 ayın kısa öyküsü aşağıda..
*****
1. Dünya Paylaşım Savaşı sonunda Osmanlı Devleti yenilmiş sayıldı. İtilaf Devletleri
her yeri işgale giriştiler. Sadrazam Tevfik Paşa’nın imzaladığı Sevr Antlaşmasına
(10 Ağustos 1920) göre, Anadolu’nun da paylaşılması kararlaştırıldı. Urfa, Antep, Maraş, Adana, Antalya ve başkent İstanbul işgal edildi. Yunanlar 15 Mayıs 1919’da İzmir’e girdi. Vatanı bu hazin işgalden halkla el ele vererek kurtarmak için Mustafa Kemal Paşa, İstanbul’da çare üretilemeyeceğini görünce, 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıktı.
22 Haziran 1919’da Amasya Genelgesi yayımlandı:
  • Vatanın geleceği tehlikededir;bu durumdan kurtuluş milletin azim ve kararlılığı ile olacaktır.”
Daha sonra Erzurum’a geçen Atatürk, 23 Temmuz 1919’da Erzurum Kongresini,
4 Eylül 1919’da Sivas Kongresini topladı. Bu halk kongrelerinde milli iradeye dayalı
hükümet kurulması temel hedef oldu. Tüm illere telgraflar çekilerek halkın kendi adına karar verecek temsilcileri seçmesi istendi. Bu temsilcilerin toplanacağı güvenli yer bir gerekliydi.
Ankaralılar Atatürk’ü ve Temsil Heyeti’ne seçilenleri Ankara’ya davet ettiler.
Gazi Mustafa Kemal Paşa Kurtuluş Savaşının en iyi Ankara’dan yönetileceği inancındaydı. Anadolu’nun ortasında ve cephelere eşit uzaklıktaydı. Tüm illerde haberleşme ve ulaşım olanağı yoktu. Bu gerekçelerle Gazi ve Temsil Heyeti üyeleri
27 Aralık 1919 günü Dikmen sırtlarından Ankara’ya girdi.
27 Aralık 1919 Cumartesi… Hava açık, ılık… Birkaç gün evvel sepeleyen kar tutmamış.
Halk, Çankaya bağlarının batısındaki Kırşehir yoluna açılan yokuş boyunca akın akın yollarda… Kulaklar minarelerde. O tarihsel anı, selalarla bütün Ankara’ya müezzinler duyuracaktı. Gazi Paşa’yı karşılamaya gelenler arasında bölük bölük seğmenler,
göz alıcı, hepsi de çakı gibi… Kimi atlı, kimi yaya… Kiminin sağ omzunda baltaları asılı… Kiminin Martini tüfekleri çapraz… Şal kuşaklarında hançerler parlıyor,
gözleri gibi… Usta davulcular gelmiş; Abdal Hasanlar, Deli Hasanlar, Kara Mahmutlar, Mohaç’tan, Çaldıran’dan ya da bir başka er meydanlarından… Sabırsız bir bekleyiş… Saat:15.10…Selalar duyuldu. Yokuş başına doğru yüklendi Ankara… Bir sevinçli telaş, bir büyük coşku… Uzaklarda bir motor gürültüsü vardı. Sonra korna sesleri…
Evet geliyordu, Mustafa Kemal.
Yedi ay önce Bandırma Vapuruyla Samsun’a çıkan Ordu Müfettişi (Orgeneral Mustafa Kemal Hazretleri) değildi bu gelen. Anadolu Hareketini başlattığı için Vahdettin’in
“İdam Fermanı”nı boynunda taşıyan, istifa edip bütün rütbelerini sökmüş,
  • Sine-i Millette ferd-i mücahit” olarak Mustafa Kemal’di.
Yaralı bir halk, O’nun önderliğinde buradan şahlanacaktı. Samsun’da bir hurdalıktan alınan, her parçası bir başka yerden bulunmuş, üstü açık, köhne otomobili yaklaşınca heyecan doruğa varmıştı. Gülümsüyordu Mustafa Kemal, henüz 38 yaşındaydı ama yüzünde nice savaş meydanının tandırında yoğrulmuş bir olgunluk vardı. Mavi gözleri çelik pırıltısıyla yanıyor. Kalpağının iki kenarında, şakaklarında uçuşan başak rengi saçları, güzel yüzüne başka bir anlam yüklüyordu. Yokuş başında seğmenlerin önünde durdu, otomobilden indi. Onlara doğru ağır ağır yürüdü. Esas duruşa geçtiler.
Tek can idiler. Bütün gözler O’nun gözlerinde düğümlüydü. Vakur ve sert bir sesle:
–          Merhaba efendiler! Dedi.
–          Sağol Paşa Hazretleri…
–          Arkadaşlar! Buraya neden geldiniz?
–          Millet yolunda can vermeye geldik!
–          Fikrinizde sabit misiniz?
–          Andolsun!
Mustafa Kemal’in gözleri yaşardı. Zincir kabul etmeyen bu halk O’nun peşinde, gerekirse ölüme bile, göz kırpmadan gidebilirdi. Ankara ve çevresinin tüm halkı
Atatürk’ü ve Temsil Heyeti üyelerini coşkun sevgi ve sevinç gösterileri içinde davul-zurna ile karşıladı. Eskimiş bir otomobilden inen bir çift gök rengi gözün derinliklerinde vatan ufuklarından tutsaklık bulutlarının dağılışını görmüşler, yurdun kurtuluşuna inanmışlar ve O’nu sonsuza dek “Reis” tanımışlardı. Yassı deri kalpağının altında zayıf bir yüz, kaç ay, kaç yıl ve yıllar milleti için rahat yüzü görmemiş, çelikleşmiş, sarı bir çehre ve içe işleyen sıcak bir bakış… Boz palto altında sivil yol elbisesi, kumandanca yürüyüş…
Mustafa Kemal Paşa Ankara’ya böyle geldi, halay çekildi, seğmenler gösteriler yaptı.
Bu içten karşılama Gazi Paşa’yı çok duygulandırdı. Teşekkür etti. İçinde bulunduğumuz durumu, bundan nasıl kurtulacağımızı özetleyen bir konuşma yaptı.
Ata’nın Ankara’ya gelişi, Kurtuluş Savaşı için önemli bir dönemeçti. TBMM’nin açılması, ordu kurulması vb. çalışmalar Ziraat Mektebinde başlatıldı. Ankara, Kurtuluş Savaşının merkezi oldu. Sonsuza dek başkentlik görevi üstlendi.
DÜNYADA İLK KURTULUŞ SAVAŞI BAŞARI ile SONUÇLANDIRILDI..
Her 27 Aralık’ta seğmenler at sırtında gösteriler yapar, kent bayraklarla süslenir,
Atatürk Koşusu yapılır. Okullarda törenler düzenlenir. Halk şenliklerle bu mutlu günü kutlar.
Kurtuluşun şanlı öncülerini 98 yıl sonra saygı ve özlemle anıyoruz.
Kutsal Emaneti sonsuz geleceğe taşıyacağız…
Hoş gelişler ola Mustafa Kemal Paşa, hoş gelişler ola..
Sevgi ve saygı ile.
27.12.13, Ankara
Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

Cumartesi, Aralık 23, 2017

New Year Ne Ifade Eder?

2017 tarihli senenin bitişi ve sırası itibari ile 2018 tarihli senenin gelişini ifade eder, diye yazıp burada kapatmayacağım konuyu. :)

Yeni yıl, yenilenmenin, kararlar almanın ve bu kararların hayata geçmesinin, bilinmeyene kapıları açmanın, tazelenmenin hissettirdiği mutluluktur. Özellikle de benim için..


Pazartesi, Kasım 27, 2017

Minimalizm

Bu aralar çok fazla "Minimalizm" kavramını duyduğunuzdan eminim. Ben de uzun süredir duyuyor ve bunun üzerine araştırmalar yapıyordum. Benimsemeye çalışıyordum ve hayatıma adapte etmeye de başlamak üzereyim. Niye bu kadar uzun sürdü derseniz, öyle çat diye minimalist olunmuyor, kolay değil ve önce mantığı iyice kavramak gerekiyor, söyleyeyim. :)

Ben neden merak saldım, sorusunun cevabı ise; saatlerin bana yetmemesi, enerjimin azalması, eşyaların fazlalığından bıkmak ve en önemlisi de, dış dünyaya fazlaca kaptırıp düşüncelerimin sesleri yüzünden kendimi bile duyamamak başlamak..

Çarşamba, Ekim 18, 2017

Hello, Ben Geldim.!

Şimdi size bir el sallayarak ve "Merhaba, ben geldim." demek isterdim.

Kendimi bunalımda, çıkmazda ve çokca da zorda hissettiğim bir dönem oldu. Hala geçmiş değil ama şuan çok daha iyiyim. "Yazmak İstemiyorum." Başlıklı yazımdan sonra, bu yazıyla geri dönüş yapmak istedim.

Herkesin hayatında çalkantılı dönemler oluyor, ben de o dönemden geçtim. Şuan ise tam da şu durumdayım; "Sezen Aksu'nun 'herşey bir anda anlamsız gelecek' dediği o ruh halindeyim."

Salı, Ekim 03, 2017

Okulda eğitim mi, evde eğitim mi?

Amerika’da bazı anne babalar çocuklarını okula göndermek yerine evde eğitim vermeyi tercih ediyor. Evde eğitimse birçok tartışmayı beraberinde getiriyor. Mississippi eyaleti 1918 yılında okul çağındaki çocukların özel ya da devlet okullarında eğitim görmesini zorunlu hale getiren son eyalet oldu. Bu tarihten önce çok sayıda çocuk, ya anne babaları ya da özel öğretmenler tarafından evde eğitiliyordu. Kırsal kesimlerdeyse farklı yaşlardaki bütün çocuklar tek sınıflık okulda eğitim görüyordu. 1980’li yıllardaysa dindar ve muhafazakar aileler eyaletleri, çocukların evde eğitilmesine izin vermeye ve bu eğitimi tanımaya ikna etti. Böylece evde eğitim yeniden rağbet görmeye başladı. O zamandan beri gerek dindar gerekse dinsiz birçok aile çocuklarına evde eğitim vermeyi tercih ediyor.

Amerika’da okul çağındaki çocukların yüzde 3’ü yani bir buçuk milyon çocuk sonbaharda yaşıtları okula başlarken evde kalmaya devam edecek. Onun yerine anne babalar kitapları ve diğer okul gereçlerini alacak, ders programları hazırlayacak ve kendi oturma odalarında cebirden zoolojiye her konuda çocuklarına eğitim verecek. Evde eğitimi savunan anne babalar çocuklarının ahlaki değerlerini, birlikte en çok zaman geçirdikleri kişilerden aldıklarını savunuyor.Çocuklarına evde eğitim vermeyi tercih eden aileler, okullarda verilen standart sınavlara karşı çıkıyor ve okulda eğitim gören öğrencilerin beceriden çok yaşa göre gruplandırıldığını, müfredatı iyi öğrenip öğrenmediğine bakılmaksızın bir üst sınıfa geçirildiklerini söylüyor.



Çocukları evde eğitim gören aileler farklı yaş gruplarından çocuklara aynı ortamda eğitim veriyor. Bir zamanlar tek sınıflık okullarda olduğu gibi büyük çocuklar küçüklere yardım ediyor. Evde eğitim gören öğrencilerin çoğu birçok konuda çok başarılı oluyor ve akademik burs alarak üniversiteye girmekte hiç zorlanmıyor. Ancak evde eğitime karşı olanlar, öğretmenlik yapan anne babaların deneyimsiz olduklarını, hiçbir denetimden geçmediklerini ve evde eğitilen çocukların sosyal becerilerden mahrum kaldıklarını savunuyor. Evde eğitimi savunan anne babalarsa çocuklarının sosyal olarak tecrit edildikleri iddiasını doğru bulmuyor ve çocuklarının tıpkı okula giden akranları gibi izcilik yaptığını, kiliseye gittiğini, spor faaliyetlerine katıldığını söylüyor. Evde eğitim, Türkiye’nin yabancı olduğu bir konu. Ancak Amerika’da evde eğitimi savunanlarla okulda eğitimden yana olanlar arasındaki tartışmalar şimdilik sona erecek gibi görünmüyor.
Bu konuda ne düşünüyorsunuz? Yorumlarınızı bekliyorum.

Pazartesi, Eylül 25, 2017

Özlüyoruz: Neşet Ertaş


Bundan tam beş yıl önce kaybettik büyük usta Neşet Ertaş'ı. 25 Eylül 2012 tarihinde İzmir’den üzücü bir haber geldi. Büyük saz üstadı, besteci ve söz yazarı “Bozkırın Tezenesi” lakaplı Neşet Ertaş hayatını kaybetti. Her ölüm erken ve her ölüm veda kokar derler. Fakat koca çınarın ölümü yüreklerde derin sızı bıraktı. Bağlama ve türkü denince ilk akla gelen isimlerden biri olan Neşet Ertaş bu coğrafyanın yetiştirdiği en büyük halk ozanlarından biriydi. Doğduğu Kırtıllar köyünde iki ses yükselirmiş hep. Ya biri yoksulluktan ağlar, ya bir diğeri sazının telini titretirmiş. O sazını derin derin ağlatmayı seçti.
O hep Neşet abi, Neşet emmi, Neşet dayı oldu. Hiçbir zaman “Neşet Bey” olamadı, işin doğrusu olmakta istemedi. Konser biletli mi olsun diye belediye başkanına “ben gençlerin cebindeki cigara parasına göz dikmem” demişliği vardır. Neşet’tir o. Tam 5.000 yıldır bozkırda ne biriktirebildiysek onu söyleyendir. O “gönülden gönüle giden yolların” adamıdır. Karacaoğlan dayısı Yunus Emre emmisi, Pir Sultan dedesidir. Hep duruşunda bir yapayalnızlık vardır. Bir dönem türküleri “tezek kokuyor” diye yasaklanan, “Ah yalan dünyada, yalan dünyada. Yalandan yüzüme gülen dünyada” diyip kimseye küsmeden bu dünyadan göçen bir gönül adamıdır Neşet Ertaş.
Nur içinde yat büyük usta…



Cahildim Dünyanın Rengine Kandım


Pazar, Eylül 24, 2017

Yazmak İstemiyorum.!

Bu aralar o kadar çok şeyi üst üste yaşıyorum ki, ben bile hazmetme süreme hayran kalıyorum. Aylarca unutamayacağım olayları iki gün geçmeden bir ağırıyla değiştiriyorum.

Katlanamıyorum, dayanamıyorum. Yüküm ağır geliyor, atlatamıyorum. Ve artık hiç bir şey yazmak istemiyorum.

Bu son yazım değil ama uzun bir süre yazmayacağıma dair bir not.

Cuma, Eylül 22, 2017

Kızlara Söz Ver





Seninle daha güçlüyüz!

Kız çocuklarımız için bu platforma katılarak farkındalık yaratma çabamıza destek verdin. UNICEF, çocuk evliliklerinin önüne geçilmesi, kız çocukların eğitime devam etmek konusunda desteklenmesi, cinsel istismar konusunda sıfır toleransa ulaşılması, çocuk koruma mekanizmalarının güçlendirilmesi için politika yapıcı faaliyetler yürütüyor. Kız ve erkek çocukların haklarını öğrenmesini, ebeveynlerin bilinçlendirilmesini, hizmet sağlayıcıların farkındalığının artırılmasını sağlıyor; toplumsal tutumların değişerek sorunun uzun vadeli çözümü için çalışıyor.

Bir adım daha atarak kampanyamızın yayılmasına destek olmak ister misin?

UNICEF KIZLAR
https://twitter.com/intent/tweet?url=UNICEF&text=%C3%87ocuklar%2018%20ya%C5%9F%C4%B1ndan%20%C3%B6nce%20evlendirilmemeli.%20Okula%20devam%20etmeli.%20www.kizlarasozver.org%E2%80%99u%20sen%20de%20imzala%2C%20%40unicefturk%20%20%C3%A7al%C4%B1%C5%9Fmalar%C4%B1n%C4%B1%20destekle.&original_referer=
UNICEF KIZLAR
https://www.facebook.com/sharer/sharer.php?u=http://kizlarasozver.org

Kampanyayı Paylaş:     

Daha fazla çocuğa daha hızlı ulaşmamız için bağış yap:

UNICEF, Birleşmiş Milletler'den herhangi bir fon almıyor, tamamen gönüllü katkılarla çalışıyor. Aylık düzenli bağışın hedeflerimize daha çabuk ulaşmamızı sağlayacak.
Kızlara Söz Ver
https://bagis.unicefturk.org/kiz-ve-erkek-cocuklar-arasinda-esitlik







Türkiye’de; “Kız ve Erkek Çocuklar Arasında Eşitlik”, “Tarımda Çocuk İşçiliği”, “Engeli olan Çocuklar”, “Çocuk Dostu Şehirler” ve “Türkiye’deki Suriyeli Çocuklar” acil durumu gibi pek çok program için, daha güzel bir gelecek için, sürekli çalışıyoruz.

Salı, Eylül 19, 2017

BTK’dan Mavi Balina Uyarısı!


Ülkemizde ve dünyada bir çok kişinin hayatına son vermesine yol açan Mavi Balina, hakkında BTK'dan uyarı geldi.

Dünyada 130 gencin ölümüne sebep olan “Blue Whale” adlı oyun gençlerin psikolojisini yıkarak hayatlarına son verdirmelerine yol açıyor. Son dönemde ülkemizde yaşanan bazı intihar olaylarının ardında bu oyunun olduğu iddia ediliyor. Bu oyunun bir çok televizyon kanalında, gençlerin intiharına yol açan bir bilgisayar oyunu olduğu söylenerek yanlış lanse edildiğini söyleyebiliriz. Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu'nun yaptığı açıklamada, bu oyunun bir bilgisayar yada mobil oyun olmadığını belirtmesi bu durumu doğrular nitelikte.

Mavi Balina oyununun sabit bir internet adresi olmadığı için Türkiye üzerinden erişiminin kesilmesinin mümkün olmadığını belirten Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK), çocukların internette ve sosyal medyada oynadığı oyunlardan ve yaptıklarından ailelerin mutlaka haberdar olması gerektiğini açıkladı. Ayrıca BTK, Rusya'da oldukça popüler olan VK ağı üzerinden başlanan oyunun ne kadar tehlikeli olduğu hakkında ailelerin çocuklarını uyarması gerektiğini belirtti. BTK'nın konuyla ilgili açıklamasına buradaki bağlantıdan ulaşabilirsinizYouTube üzerinden Blue Whale hakkında bir aratma yaptığınızda farklı bir çok bilgiye de ulaşarak bilgi sahibi olabilirsiniz.


Çarşamba, Eylül 13, 2017

Tehlikenin adı "Mavi Balina ( Blue Whale )"

Blue Whale isimli rahatsız edici oyun, 130 gencin hayatına mal oldu

Çevrim içi bir oyun, 13 tane genç oyuncunun son 6 ayda ölümüne sebep olduğu için incelemeye alındı. Sosyal medyayı son günlerde sarsan, mavi balina anlamına gelen Blue Whale isimli intihar oyununda, oynayan kişinin 50 görevi tamamlaması gerekiyor. Açıkçası, bu 50 görevin aşırı büyük bir kısmı gerçekten aşırı acı verici.İnternette dolaşan bilgilere göre, Rusya’dan çıkmış olan bu oyunu oynayan 130 adet genç,Rusya’nın yerli gazetelerinden biri olan Novaya Gazeta’nın raporlarına göre Kasım 2015 ve Nisan 2016 arasında intihar etmiş.

Novaya Gazeta’nın geçen sene yayımladığı makalesinde, “Kasım 2015 ve Nisan 2016 tarihleri arasında gerçekleşmiş olan 130 çocuk intihar vakası saydık. Neredeyse bu çocukların hepsi aynı internet gruplarına üyeydi ve hepsi iyi, mutlu ailelere sahipti. Kesinlikle bildiğimiz şey, olgun insanların çocuklarla, onların favori dili ve kültürünü kullanarak, alışkanlıkları ve tutkuları aracılığıyla çalışıyor oldukları.Psikolojiyi iyi biliyorlar, kızların kendilerinin şişman olduklarına, erkeklere hayatta ezik olduklarını ve onların seçilmiş olan insanlar oldukları bir başka dünya olduğuna inandırıyorlar.” şeklinde haber etmişti bu durumu. Muhtemelen merak ediyorsunuzdur, bu oyunun nasıl oynandığını, görevlerinin neler olduğunu. Hemen aşağıya listeleyelim sizin için.

Blue Whale oyununun 50 görevi

  1. Bir jilet aracılığı ile elinize, “f57” çizin ve fotoğrafını gönderin.
  2. Sabah 4:20’de uyanın, size gönderilen psikopatça görünen ve korkunç videoları izleyin.
  3. Kolunuzu derin olmayacak şekilde 3 kez damarlarınızla birlikte kesin ve fotoğrafını gönderin.
  4. Bir kağıt üzerine balina resmi çizip fotoğrafını gönderin.
  5. Eğer bir balina olmaya hazırsanız, bacağınızı keserek evet çizin. Yoksa, kendinizi birçok kez cezalandırma amaçlı kesin.
  6. Verilen şifreli görevi çözün.
  7. Elinize, “f40” çizin keserek ve fotoğrafını gönderin.
  8. VKontakte durumunuza, “#ben_balinayım” (rus. #я_кит) yazın.
  9. Korkularınızı aşın.
  10. Sabah 4:20’de uyanın ve çatıya çıkın. Ne kadar yüksek, o kadar iyi.
  11. Elinize bir balina çizin keserek ve fotoğrafını çekerek gönderin.
  12. Gün boyu psikopatça görünen korku videoları izleyin.
  13. Onların size gönderdikleri müzikleri dinleyin.
  14. Dudağınızı kesin.
  15. Elinize defalarca iğne batırın.
  16. Kendinize acı verecek bir şey yapın ve hasta olun.
  17. Bulabildiğiniz en yüksek çatıya çıkın ve köşesinde bir süre bekleyin.
  18. Bir köprüye gidin ve köşesinde bekleyin.
  19. Bir vinç bulup tepesine çıkın ya da çıkmayı deneyin.
  20. Güvenilir olup olmadığınız kontrol edilecek.
  21. Skype aracılığıyla bir balina ile, yani sizin gibi bir oyuncu veya kurucu ile konuşun.
  22. Bacaklarınızı sallayarak bir çatıya çıkıp köşesinde oturun.
  23. Başka bir şifreli görevi çözün.
  24. Gizli görev.
  25. Bir balina ile buluşun.
  26. Kurucu size ölüm tarihinizi söyleyecek ve bunu kabul etmek zorundasınız.
  27. Sabah 4:20’de uyanıp bir demir yolu bularak raylarda gezin.
  28. Gün boyu hiç kimse ile konuşmayın.
  29. Balina olduğunuza dair yemin edin.
Geriye kalan 30. ve 49. görev arasında, her gün sabah 4:20’de uyanıp, kurucusunun size gönderdiği müzik ve korkunç videoları izlemeniz veya dinlemeniz isteniyor. Sadece bu da değil, ayrıca her gün vücudunuzda bir yerinizi kesip, bir başka balina ile konuşmanız isteniyor. Son, yani 50. görev olarak ise, yüksek bir binadan atlayarak canınızı alıyorsunuz. Her gün 1 görev aldığınız kurucular sizleri yönlendiriyor. Eğer olur da böylesi rahatsız edici bir durum ile ya da direkt olarak Blue Whale isimli oyun ile karşılaşırsanız, yetkili kişiler ile kesinlikle irtibata geçmenizi tavsiye ederiz.

Salı, Eylül 05, 2017

BABABANK


Bugün internette dolaşırken tesadüfen bir siteye denk geldim. İsmi bababank.com.tr , Site içerisinde şöyle bir slogan gördüm;
BABANA MASRAF ÇIKARTMA, POSTER ÇIKART!YAP POSTERİNİ, VER BABANA YA DA PAYLAŞ SOSYAL MEDYA’DA.İŞTE BABALAR GİBİ HEDİYE SANA.

Merak edip bağlantıyı tıkladım, açılan sayfada bir fotoğraf yükleme ve bizlerin çok sıklıkla kullandığımız BABA SÖZLERİ nin olduğu bir bölüm ile karşılaştım. Kendi sık kullandığım sözü seçerek bir fotoğraf yükledim, işte sonuç;


Şahsen ben bu bankanın hizmetini beğendim. Sizlerin de bu hizmetten faydalanmanız için buraya sayfanın linkini bırakıyorum : BABABANK


İyi Günler :-)

Çarşamba, Ağustos 30, 2017

Bade'nin Kitapları - 1

Bundan önce yazdığım yazı, ebeveynliğe hazırlananlar ve ebeveyn olanlar için kitap önerilerimdi. Bu yazımda ise Bade'nin kütüphanesinde bulunan kitapları yazacağım. Çok fazla kitabı olduğu için de, bölümlere ayırdım.

- Akıllı Tilki'nin Masalı

Sevgiyi öğrenmek isteyen yavrunun, annesinin sevgisini sorgulaması ile başlayıp sevginin anlamını keşfetmesi ile biten sıcacık bir hikaye..

Cuma, Ağustos 18, 2017

En İyi Ebeveynlik Kitapları

Bundan bir süre önce "Bulaşıkları Yıkamak Kimin Görevi?" başlıklı bir yazı yazmış ve o yazı içerisinde sizlere, okuduğum ebeveynlik kitaplarını yazacağıma dair söz vermiştim.

İşte o gün bugün.! :)

Hamile olduğumu öğrendiğim andan beri okuyor, okuyor, okuyorum. Hala okuyamadığım ve listesini yaptığım kitaplar da mevcut.

Salı, Ağustos 15, 2017

Sohbet Odası

Hadi, burası bir sohbet odası olsun. Benim nick'im; gökkuşağı. Ya senin ki? :)

Hatırlarsınız biliyorum, eskiden sohbet siteleri vardı. Boş boş konuşmaya, kendimi farklı tanıtmaya, olduğum yerden bir an olsun ayrılmaya ihtiyaç duyardım. Tabii sapıklar o zamanlar da peşimizi bırakmazdı. ;))

Perşembe, Ağustos 10, 2017

Havuz, Klor ve Çocuk Sağlığı

Dr.Sabahat Karakaşlılar Çakmak, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı
(Acıbadem Bursa Hastanesi) 12 Haziran 2007

Havaların ısınmasıyla insanların serinlemek için tercih ettikleri yerlerin başında yüzme havuzları gelmektedir. Son yıllarda daha da önem kazanan ve hayatımıza giren yüzme havuzları özellikle yaz mevsiminde ve turizmin yoğun olduğu bölgelerde yazlık ve kışlık sitelerde yoğun olarak kullanılmaktadır. Bilindiği gibi yüzme havuzları turistik, dinlenme ve spor etkinliklerinin yapıldığı yerlerdendir.
Özellikle çocuklar olmak üzere milyonlarca insanın istifade ettiği havuzlar insan sağlığı açısından önemli bir yer işgal etmekte olup, yüzme havuzlarının güvenliği ve hijyenle ilgili sorunları çözülmedikçe sağlık sorunları ve kazalar kaçınılmaz olmaktadır.
Yaz aylarında havuza ve denize girme sonucunda bazı enfeksiyonlara yakalanma riski de artmaktadır. Kulak, göz, cilt (mantar) enfeksiyonları ile ishal gibi sindirim sistemi sorunları, serinlemek için koştuğumuz deniz ve havuzların beraberinde getirdiği risklerden bazılarıdır. Aktif cilt mantarı, göz-kulak enfeksiyonu olan kişiler havuz ve denize girmemeli, aksi takdirde hem enfeksiyonlarının iyileşmesi gecikecek, hem de diğer kişilere bulaştıracaklardır.
Yazın çok görülen diğer bir enfeksiyon ise, havuzdan ve denizden kaynaklanan dış kulak yolu enfeksiyonlarıdır. Öncelikle kulaklarına tüp takılan çocukların kesinlikle havuza girmemeleri, yada başlarını sokmamaları gerekir. Bakımı yapılmayan havuzlarda dış kulak yolu enfeksiyonlarının ortaya çıkma riski yüksektir. Enfeksiyona bağlı olarak bazen çok şiddetli olmak kaydıyla kulak ağrısı, dış kulak yolunda şişme, kulak akıntısı, tıkanma ve duyma sıkıntısı görülür. Bazen bu belirtiler ve çiğneme esnasında ağrı olması nedeniyle çocuk su bile içmek istemeyebilir. Havuz suyundaki klor, özellikle alerjik çocuk ve erişkinlerde burun tıkanıklığı ve sinüs alerjisi belirtilerinin artmasına yol açabilir. En temiz havuzlarda bile dış kulak enfeksiyonunun görülme riski vardır.
Deniz suyunda ise bu risk, yok denecek kadar azdır. Denizde en büyük tehlike, deniz suyuna kanalizasyon karışmasıdır. Kolibasili insan ve hayvanların bağırsaklarında bulunan bir bakteridir. Bu da ishallere cilt, göz enfeksiyonlarına neden olabilir. Denizlerden çok fazla bir tehlike gelmez ama yine de kolibasili oranı yüksek olan, kirli denizlere girilmemesi gerekmektedir.


Havuzdan bulaşan hastalıkların çoğu klorlama yoluyla önlenebilir ancak klor bazı mikropları anında öldürmediğinden, klorlu havuzlarda dahi belli ölçüde risk devam eder. Dolayısıyla havuza giren kişiler özen göstermediği sürece en iyi bakılan havuzlarda dahi hastalıkların yayılması mümkündür. Öncelikle çocuklarda ishal varsa kesinlikle havuza girilmemelidir. Bu özellikle henüz tuvalet eğitimini tamamlamamış çocuklar için geçerlidir. Aksi taktirde mikropları havuza bulaştırabilir ve diğer insanların da hasta olmasına neden olunabilir. Havuz suyunun çocuğunuzun ağzınıza girmesinden kaçının. Çocuklarınıza havuz suyunu ağızlarına almamaları ve yutmamaları öğretilmelidir. Hijyen kurallarına özen gösterilmeli, havuza girmeden önce duş alınmalı ve tuvaleti kullandıktan yada bebeğinizin bezini değiştirdikten sonra eller bol sabunlu su ile yıkanmalıdır. Aksi taktirde vücudunuzda bulunan mikroplar suya bulaşarak, havuza giren diğer çocukları da etkileyebilir.
Havuza fazla girmekle iki türlü göz sorunu ortaya çıkmaktadır. Bakteri ve mantarlardan arındırılmamış havuzlardan bulaşan mikrobik hastalıklar ve klora karşı hassasiyettir. Çocuğunuz havuzda yüzdükten sonra gözleri kıpkırmızı oluyorsa klora karşı hassasiyeti söz konusudur. Havuz suyunu temizlemek için fazla miktarda dökülen klor, özellikle çocuklarda kornea tabakalarında hücreye zarar verebilir. Bir havuza temiz diyebilmek için klor kullanmanın yeterli olmadığını unutmamak gerekir. Steril bir göz yıkama solüsyonu veya yapay gözyaşı damlaları ile çocuğunuzun gözlerini yıkamak rahatsızlığını bir miktar azaltabilir. Ayrıca yüzerken çocuğunuzun yüzme gözlükleri kullanmasını sağlamalısınız.
Havuz suyu TSE 11899 a göre içme suyu özellikleri ile yaygın ve genel hijyen şartlarına sağlamak zorundadır. Yüzme havuzlarında ana hedef, havuzu kullananlar için yüksek kaliteli yüzme havuzu suyu hazırlamak ve bu suyu her zaman muhafaza etmektir. Havuz suyu içilebilir kalitede ve berrak olmalıdır. Sıcaklığı 27ºC yi geçmemeli, havanın sıcaklığı ile suyun sıcaklığı arasında fazla fark olmamalıdır. Havuz suyunun litresinde 40'tan fazla koli basili bulunmamalı ve zaman zaman bakteriyolojik analizler yapılmalıdır.
İdeal bir havuz suyu değerleri; İdeal serbest klor seviyesi 0,6-1.5 mg/lt , pH değeri 7.2 ile 7.6 arasında, suyun toplam sertliği (ppm) 50-400 mg/lt (CaCO3) olmalıdır. Bu parametrelerin sağlanabilmesi için havuzda kullanılacak olan kimyasalları dikkat ve özenle seçmek gerekmektedir.
Havuz sektöründe geleneksel olarak kullanılan havuz kimyasalları:
Granül klor: Yaygın olarak %60 lık ve %90 lık aktif klor oranları ile kullanılmaktadır. Havuzlarda en yaygın kullanılan dezenfektandır. Havuz suyu içinde bulunan mantar, bakteri ve virüslere karşı organik kirlilikleri parçalar ve bakiye klor bırakır.
Tablet klor: Yavaş çözünen aktif klor bazlı, kireç ihtiva etmeyen ve yüzme havuzu sularının dezenfeksiyonunda kullanılan sürekli klorlama yapabilen tablet şeklinde bir kimyasaldır.
Sıvı çökeltici: Havuz filtresinin tutamadığı son derece küçük partiküllerin tutulması için kullanılan bir kimyasaldır. Havuz suyunun devamlı olarak topaklanması için kimyasal saflık derecesi yüksek, önceden hidrolize edilmiş alüminyum hidrosikloritten oluşmuştur.
Konsantre sıvı yosun önleyici: Konsantre yosun öldürücü sıvı ,yüzme havuzlarında yosunlaşmayı önler ve oluşan yosunları öldürür. Hemen hemen nötral özel quartenler alüminyum bileşikleri aktif madde kombinasyonu içeren sıvı halde uzun sürede öldürme gücüne sahiptir.
Sıvı parlatıcı: Polimerik yapıda açık sarı renkli viskos sıvıdır. Suyun bulanıklığını giderir ve parlak bir görünüm verir.
Filtre temizleyicisi: Asit ve hidroklorik asit ihtiva etmeyen özel inhibitörler içeren, toz halinde temizlik maddesidir. Özellikle filtrelerde oluşabilecek kirecin çözülmesinde çok etkilidir.
Yüzme havuzları kapalı devre su sistemi ile çalışmaktadırlar. Bu sistemde havuz suyu çevreden gelen etkiler ve havuzu kullanan kişiler tarafından etkilenir. Havuza giren kişilerin ter, idrar, krem, sabun gibi kullandıkları maddeler önemli etkendir. Havuz suyunu arındırmak için dezenfekte edici maddeler ile suyun berraklığını korunurken, hastalık yapıcı mikroplar ölür. Ülkemizde başta gelen arındırıcı klordur. Havuzun sağlıklı olabilmesi için suyun düzenli aralıklarla ölçülerek tahlil edilmesi gerekir. Örneğin pH değeri 7,0 olan havuz suyunda klorun %80'i aktiftir. pH değeri 8 olduğunda sudaki aktif klor miktarı %27'ye düşer.
En sıklıkla kullanılan ürünler sodyum ya da kalsiyum hipoklorittir. Ender olarak diğer klor bileşikleri diklorizosiyanürat ya da klorin gazları kullanılmaktadır. Bu ürünler suda güçlü bir oksidan olan hipoklorik asite ayrışırlar. Hipoklorik asit organik maddelerle (ter, idrar) temas ettiğinde trihalometan, trihaloasetik asit ve kloraminlere dönüşür. Bu ürünler potansiyel olarak solunum yolları ile alınan irritan maddelerdir. Özellikle profesyonel yüzücülerde yapılan çalışmalarda solunum yollarında irritasyonlar saptanmıştır. Alerjik astım tanısı olan çocukların kapalı yüzme havuzlarında fazla vakit geçirmemeleri bu bilgiler ışığında daha doğru olacaktır.

Kaynak : Memurlar.net

Cumartesi, Temmuz 29, 2017

Sustuklarımız

Bazen öyle şeyler yaşanıyor ki hayatımızda, hiç yaşamamış olmak için canımızı bile feda etmeye hazır oluyoruz.

Bazen kurtulamadıklarımız oluyor. Nasıl sıyrılacağım bundan deyip de iyice battığımız, bir kol kanat bulamadığımız için kabullendiklerimiz oluyor.

Bazen pişmanlıklarımız oluyor. İçimizi kemiren, uykularımızı kaçıran, vicdanımızla bir top gibi oynayan pişmanlıklarımız oluyor.

Pazar, Temmuz 23, 2017

Sahte Hayatlar

Artık zamanı gelmedi mi, gerçeğe dönmenin?


Yüzümüzde ki demeyeyim de, sosyal medyamızda ki maskelerimizi çıkaralım mı artık?

Çarşamba, Temmuz 19, 2017

Bugün Benim Doğum Günüm

Herkese Merhaba..!

Bugün benim doğum günüm. Tam 28 yaşında oldum. 30'a kaldı 2 sene. Daha önümde koca bir 2 sene olduğuna göre, bu yazıda benden afilli, ağır, kadı kadı laflar beklemeyin. Hala içimdeki çocuk yaşıyor. :)

Pazartesi, Temmuz 10, 2017

Bulaşıkları Yıkamak Kimin Görevi?

Bade'ye hamileyken bir çok kitap okudum. Kimi gereksiz, kimi de çok faydalı oldu. Kitapla çocukla yetiştirilmez ama anne/baba kendini yetiştirir. Bence her ebeveyn okumalı ve bazı uygumaları hayata geçirmeli, sonuçta pedagoglar, uzmanlar, boşuna diploma almıyorlar. Ben fazlaca faydasını gördüm hatta burada size neler okudum, neleri hala okuyorum, paylaşayım başka bir yazıda.

Bir kitapta şöyle bir şey vardı; "Çocuklarınıza sorumluluk verin. Özgüven kazanabilmesi için, onları ev işlerine dahil edin." Cümle tam olarak bu değildi ama ana fikir buydu. Ben de bu tavsiyeyi aklıma yazdım. Yapabildiğim kadar yapmaya başladım, Bade 2 yaşına geldiğinde.

Pazartesi, Temmuz 03, 2017

Çocuk İçin Tatil Valizi Nasıl Hazırlanır?

Herkese Merhaba!

Havalar soğuk diye şikayet edip yaz hiç gelmeyecek diye düşünürken; sıcaklar birden bastırdı. Bu sebeple tatil planları hızlandı. Kalan 2 aylık yaz hakkımızı iyi kullanmanın peşine düştük.

Biz Bade ile 1 aylık tatilimizi yapıp geldik. 1 ay için gittiğimiz yazlığa neler götürdük derseniz, aşağıda Bade'nin valizini detaylıca yazacağım. Buyurun... :)


Pazar, Temmuz 02, 2017

Dünya İstediğin Kadarmış...

Bir şekilde birilerinin çocuğu olarak dünyaya geliyor, birilerinin sistemi ile ve istedikleri şekilde büyüyoruz. Buraya kadar her şey bizim isteğimiz ve düşlediğimizin dışında. Büyüdükten sonrası ise tamamen bizim elimizde..

Dünyaya nasıl bakarsak öyle görüyor, nasıl yaşamak istiyorsak öyle yaşıyoruz. Bazı insanlar var ki, kader mi desem yoksa yine birilerinin zoruyla mı desem, ne hakettiğini yaşayabiliyor ne de istediklerini yapabiliyor. Bunlar tabi ki istisna.. Bu insanları dışarıda tutarak konuşmak istiyorum. Kendimden konuşayım o halde..

Ben de bir şekilde geldim bu dünyaya ve öğretildiği şekilde büyüdüm. Çoğu zaman haketmediklerimi yaşadım, yaşatıldım. Çoğu zaman da kendi isteklerimin, hırslarımın, hatalarımın, seçimlerimin sonucunu yaşadım. Fakat her zaman bir adım daha ilerledim. Pes de ettim, ben bunu yaparım da dedim. Ne olduysa oldu, bu yaşa geldim.

Arkama baktığımda şuan bu halde olmama sebeptir yaşanılanlar dedim. Keşkelerim çok oldu ama iyi ki dediklerim de var. Dünyaya başka bakmayı öğrendim.

Cuma, Haziran 23, 2017

GÜVEN- mek İstiyorum.

Merhaba Sevgili Anne-Baba.

Hayatımız da o kadar git gellerimiz oldu o kadar kişilik bölünmesi yaşadık ki tahmin ediyorum ki
çoğunu ve sebebini unuttuk. Aslında bazılarının sebebi Çocukluğumuzun Korku Dolabında yer buldu kendine.
Yok saydık onları, yaşadık ve GÜVENDİK fütursuzca.

Yeri geldi Ceyyar olduk ''Yalan Rüzgarı'' izlerken, yeri geldi kendimizi ''Zorro'' sandık...
hep birilerinin bir şeylerin etkisinde geçti çocukluğumuz. Kendimiz olabilmek için bayağı bekledik.
Ama, kimse bize bunun kötü bir şey olduğunu söylemedi ki!.. Çocuktuk ve özeniyorduk ve o zaman bu kadar ileri değil idi teknoloji, yoktu bu kadar televizyon kanalı o sihirli kutuda...

Şimdi ise öyle mi? Tüm televizyon kanallarında ayrı bir kahraman ayrı bir özenti öznesi ayrı bir dünya var. Ve biz ister istemez çocuklarımıza bunları izletiyor ya da izlemelerine olanak sağlıyoruz. Fakat unutuyoruz,  o daha bir çocuk diyemiyoruz çoğu zaman, gördüklerini hafızasına kazır, etkilenir diyemiyoruz. Fark ettiğimiz zaman da iş işten geçmiş oluyor.

Uzun uzun televizyon şöyle gereklidir böyle gereksizdir diye bir şeyler yazmayacağım, etkin de değilim çünkü. Ama kendi gözlemlerime dayanarak bir kaç şey aktarmak ya da haddim olmayarak UYARMAK İSTİYORUM.. Lütfen, sihirli kutunun etkilerinden yavrularımızı koruyalım..

Sadece televizyon da değil tabi korunacak olan, Eskiden atalarımız ''ev alma komşu al'' diye önerirmiş komşunun önemini, ama bugün geldiğimiz durumda çocuklarımızı komşulardan bile korumamız gerektiğini acı bir biçimde öğrendik. Benim yaşım o kadar da büyük değil ama gördük zamanımızda ki komşularımızın nasıl eli öpülesi kadri bilinesi insanlar olduklarını, Anne ya da babamızın gözü kapalı komşuya teslim ettiği günleri çok iyi hatırlıyorum. Şimdi aynı GÜVEN duygusu ile çocuğumuzu bırakamıyoruz! bunun sebebi hepimizce malum...

Ben artık eskisi gibi komşuma güvenmek istiyorum, sokağa güvenmek istiyorum, kızıma ya da oğluma değil sadece İnsanlara da güvenmek istiyorum. Çocuğum tek başına gezebilsin istiyorum. Başına bir şey geldi mi? diye düşünmek istemiyorum.

Sevmek istiyorum ya insanları... 


Sevgi ile kalın...

Cumartesi, Haziran 10, 2017

Seni Sevmiyorum Anne.!

Hamileyken hayalimde sadece güzel günler vardı. Her zaman mutlulukla yaşanacak günlerimiz olacağını düşlemiş, diş sancıları, hastalık zamanları, atak haftaları, sendromlar, bencillik dönemleri, hiç de hesaba kattığım şeyler değildi. Hep gülüp oynayacağımızı, ben dur deyince duracağını, ne söylersem anlayacağını, uyku zamanında sorunsuz pat diye uyuyacağını düşünmüştüm. :) Ne büyük hayaller, ahahah... Ne büyük saflık... ;))

Pazartesi, Mayıs 29, 2017

Sadece Erkek Çocuk Babası Olanların Anlayacağı 17 Şey

Çocuk sahibi olmak, baba olmak zaten başlı başına insanın hayatını değiştiren bir olgu. Bunun üstüne bir de hayatı, erkek olmayı, zorluklarla baş etmeyi öğretebileceğiniz bir erkek evladınız varsa kendinizi daha ağır bir yükün altına girmiş gibi hissediyorsunuz. Oğlan babaları neler hissediyor anlamaya, anlatmaya çalıştık.

1. Her hareketini takip eden, nasıl biri olacağını senden öğrenen birinin varlığı

Her hareketini takip eden, nasıl biri olacağını senden öğrenen birinin varlığı
Oğlan çocuğu, erkek olmayı babasından öğrenir. Onu taklit ederek başlar...

2. Belli bir yaşa kadar aynı kadını sevdiğin, ama hiç ses çıkarmadığın bir erkekle aynı evi paylaşmak

Belli bir yaşa kadar aynı kadını sevdiğin, ama hiç ses çıkarmadığın bir erkekle aynı evi paylaşmak
Erkeğin hayatında sevdiği kadın için yaşadığı en tatlı rekabet.

3. Senin hakkında en az bir kişinin "benim babam herkesi dövebilir" diye düşünmesi

Senin hakkında en az bir kişinin "benim babam herkesi dövebilir" diye düşünmesi
Erkek çocuğu için dünya üzerinde babasının dövemeyeceği kimse yoktur ve ondan daha güçlü olan.

4. Gelecekteki arkadaşını büyüttüğünü bilmek

Gelecekteki arkadaşını büyüttüğünü bilmek
Erkek babası sadece evlat yetiştirmez, aynı zamanda gelecekteki arkadaşını da yetiştiriyordur.

5. Bilirsin ki bildiğin her şeyi öğretebileceğin, hayatı senden öğrenmeyi bekleyen biri var

Bilirsin ki bildiğin her şeyi öğretebileceğin, hayatı senden öğrenmeyi bekleyen biri var
Hayatı senden öğrenmek için gözlerinin içine bakan birinin olması ne demektir, erkek babaları iyi bilir.

6. Omuzlarında ilk maçına götürdüğünde yüzündeki büyük şaşkınlık ve mutluluk görülmeye değerdir

Omuzlarında ilk maçına götürdüğünde yüzündeki büyük şaşkınlık ve mutluluk görülmeye değerdir
Sırf ağzının bu kadar açıldığını görmek bile babayı mutlu etmeye yeter.

7. Seni tıraş olurken görünce yanına dikilip dakikalarca hayretler içinde seyretmesi

Seni tıraş olurken görünce yanına dikilip dakikalarca hayretler içinde seyretmesi
Nasıl oluyor da olabiliyor... Babam yüzünü nasıl kesmiyor? Nasıl bu kadar becerikli olabiliyor?

8. Evde tamirat yaparken imkansız bir şey yapıyormuşsun gibi seyreden ve öğrenmeye can atan birinin varlığı

Evde tamirat yaparken imkansız bir şey yapıyormuşsun gibi seyreden ve öğrenmeye can atan birinin varlığı
Musluk contası değiştirmek > Yörüngeye uydu oturtmak

9. Annenin her şeye karşı korumak istediği oğlunu, hayatın gerçekleri ile yüzleştirmek

Annenin her şeye karşı korumak istediği oğlunu, hayatın gerçekleri ile yüzleştirmek
Hayatın aslında nasıl bir yer olduğunu çok daha gerçekçi şekilde anlatmak babanın işidir.

10. Ne olursa olsun günün birinde mutlaka anlaşılacağını bilmek

Ne olursa olsun günün birinde mutlaka anlaşılacağını bilmek
Erkek çocuk, babasının ne demek istediğini er ya da geç anlar.

11. Kollarının altının birisi için en güvenli yer olduğunu bilmek

Kollarının altının birisi için en güvenli yer olduğunu bilmek
Babanın kolları arasındaysan, artık ne canavar bulaşabilir sana, ne ejderha ne cadı...

12. Zorluklar karşısında her zaman akla ilk gelen olduğunu bilmek

Zorluklar karşısında her zaman akla ilk gelen olduğunu bilmek
Bir erkek çocuğun sıkıştığında arayacağı ilk kişidir babası. Her şeyi bilen, hep doğru yol gösteren...

13. İlk sevgilisini anlatıp, aşk konusunda akıl istemesi

İlk sevgilisini anlatıp, aşk konusunda akıl istemesi
Kadınları ondan iyi kim bilebilir ki?

14. Ve dahi ilk ayrılık acısını ve nasıl atlatacağını öğretmek

Ve dahi ilk ayrılık acısını ve nasıl atlatacağını öğretmek
Ve aşkı?

15. İyi ya da kötü nasıl baba olunacağını göstermek

İyi ya da kötü nasıl baba olunacağını göstermek
Yaptığıyla, yapmadığıyla, söylediği, söylemediğiyle babalık ondan öğrenilir.

16. Yanında olmasan bile öğrettiklerinle bir ömür boyu hep yolunu aydınlatmak

Yanında olmasan bile öğrettiklerinle bir ömür boyu hep yolunu aydınlatmak

17. PES oynarken belki ilk defa yenildiğine hiç üzülmemek

PES oynarken belki ilk defa yenildiğine hiç üzülmemek
Aynı oyunu bir de büyüdüğünüzde oynayın bakın bakalım ne oluyor?