Radyo 45'lik

Cuma, Mart 30, 2018

Çocuklara Kodlama Öğreten Hareket: Coder Dojo


YAZANZeynep Zati


İrlanda’da ortaya çıkan bir girişim olan Coder Dojo, James Whelton’un bir iPad Nano’yu hackleyerek okulunda ünlenmesi üzerine küçük öğrencilerin kod yazmayı öğrenmek istemeleri ile oluşmuş. CoderDojo 2014 yılından beri Stage-Co’nun sosyal sorumluluk projesi olarak devam ediyor. 6-17 yaş arasındaki çocuklara bilgisayar kodu yazmayı ve basit programlar yapmayı yaşlarına uygun şekilde öğretmeyi amaçlıyor. Türkiye’de bolca faaliyet gösteren bu kurumda haftalık ücretsiz atölyeler yapılıyor. Eğitimciler gönüllü mentörlerden oluşuyor. CoderDojo sertifikalı eğitim vermeyen ücretsiz bir kurum olmasıyla dikkat çekiyor. CoderDojo’da 3 farklı rol bulunuyor:
  • Şampiyonlar: Yeni gönüllülerin ve mekanların bulunmasını sağlayan, çocuklarla ve mentorlerle haberleşen koordinasyon gönüllüleri
  • Mentörler: Bilgisayar programlama konusunda bilgisi olan, minimum Scratch programını kullanmayı bilen ve haftada 2 saatini bu bilgisini çocuklarla paylaşmak isteyen gönüllüler
  • Ninjalar: Bilgisayar dünyasına meraklı, öğrenmeye ve oyun yazmaya hevesli 6-17 yaş arası çocuklar
CoderDojo sadece İstanbul’da değil, İzmir ve Antalya gibi büyük şehirlerde de etkinliklerini sürdürüyor. Etkinliklerden haberdar olmak için CoderDojo’nun Facebook sayfasını buraya tıklayarak inceleyebilirsiniz.

Perşembe, Mart 22, 2018

İlgisiz Ve Kayıtsız Anne-Baba Tutumu


İlgisiz ve kayıtsız anne-baba tutumu çocuğun isteklerine hiç bir denetim ve sınırlama getirmeksizin kabul eden anne-baba tutumudur. İlgisiz anne-baba tutumunda anne-baba çocuğunu ihmal hatta psikolojik bakımdan reddeder. Anne-baba çocuğun ihtiyaçlarından habersizdir. Nerede, ne yaptığıyla fazla ilgilenmez, varlığından rahatsız olduğundan, çocuğunu çevresinden mümkün olduğu kadar uzak tutmaya çalışır, ilgisiz anne-baba tutumu çocuğuna en az sevgi gösteren ve davranışlarına en az kontrol uygulayan anne-baba tutumudur.

İlgisiz ve kayıtsız anne-baba tutumunda anne-baba çocuğunu ihmal eder hatta psikolojik bakımdan reddeder. Çocuğun ilgi ve ihtiyaçlarından habersizdir. Nerede, ne yaptığıyla fazla ilgilenmez, varlığından rahatsız olduğundan, çocuğunu çevresinden mümkün olduğu kadar uzak tutmaya çalışır, ilgisiz anne-baba tutumu çocuğuna en az sevgi gösteren ve davranışlarına en az kontrol uygulayan anne-baba tutumudur.

İlgisiz ve kayıtsız anne-baba tutumuyla büyüyen bir çocuğun tek amacı birazcık şefkat alabilmek, dikkat çekmek ve varlığını ispatlayabilmektir. Daha ileriki yıllarda ev ortamında bulamadığı ilgi ve sevgiyi dışarıda arayacaktır. Ufakta olsa sevgi mesajını farklı yorumlayacak ve sığınılacak bir liman arayacaktır.
Bu tutumun öngördüğü ailelerde yetişen bir çocuk kendi öz denetim ve dürtülerini kontrol etme özelliklerini olumsuz yönde etkileyerek, saldırganlık, vurma, kırma gibi eylem içerikli olumsuz davranışlarının artmasına neden olur. İlgisiz, lakayt, ihmal eden anne-babalar çocukta farklı problemlere yol açar. Agresyon, kendine saygı ve kendini denetim azlığı, bozuk aile ilişkileri gibi. 

Çocuk büyüdükçe aile ile çatışmaları artacak, aileden intikam alma yollarını arayacaktır. Yaşı ilerledikçe aileden uzaklaşacaktır. Anne babanın ilgiye, bakıma muhtaç olduğu zamanlarda onların yanın da olmayacaktır. Çünkü kendisinin ilgiye sevgiye ihtiyacı olduğu zamanlarda anne baba tarafından bu ilgi ve sevgi ondan esirgenmiştir.

İlgisiz ve kayıtsız anne-baba tutumuyla büyüyen çocuğun tek amacı birazcık şefkat alabilmek, dikkat çekmek ve varlığını ispatlayabilmektir. İlgisiz ve kayıtsız anne-baba tutumu bir ebeveyninin çocuğuna yapacağı en büyük kötülüktür Daha ileriki yıllarda ev ortamında bulamadığı ilgi ve sevgiyi dışarıda arayacaktır. Ufakta olsa sevgi mesajını farklı yorumlayacak ve sığınılacak bir liman arayacaktır.

İlgisiz ve kayıtsız anne baba tutumuna maruz kalan çocuklar kendilerine yöneltilen düşmanlıktan daha çok ilgisizliğe karşı savaşmaktadırlar. İhmal edilmiş bir kimse olarak, ana babanın ilgisini çekmek için çoğu zaman kötü davranışlar sergilerler. Çünkü uslu duran, problem çıkarmayan çocukla çoğunlukla kimse ilgilenmez. "Ağlamayan bebeğe emzik verilmez" denilir. Bundan çıkardığımız sonuç şu ki :"Çocuk doymak istiyorsa ağlamalıdır." "Anne babamın ilgisini çekmek istiyorsam yaramazlık yapmalıyım. Uslu durduğumda benimle ilgilenmiyorlar. Küçükte olsa yaramazlık yapınca evde ilgi noktası ben oluyorum" düşüncesi çocukta yerleşir. Çocuğun ceza alması dahi kısa bir müddet için var olduğunu hissettirdiği için, ceza ödül durumuna geçmektedir. Çocuklar agresif, saldırgan ve suça yönelik davranışlar gösterebilirler. Çünkü anne baba çocuğun olumlu değil de olumsuz davranışları pekiştirmektedir. Oysa çocuk uslu durduğun da söylememiz gereken küçük sözler vardır;"Aferin oğluma/kızıma bak nasıl da uslu uslu kendi başına oynuyor. Kimseyi rahatsız etmiyor." gibi. Davranışı değiştirmek istiyorsanız önce olumlu olanları pekiştirmemiz gerekir Çocukla iyi bir iletişim kurduktan sonra çocuğun olumsuz davranışlarına yönelmeliyiz. Önce kolaylıkla düzeltebileceğiniz davranışlardan başlamalıyız. İlerleme kaydettikçe çocuğa manevi ödüller vermeyi unutmamalıyız.
 Yukarıda anlatılan ilgisiz ve kayıtsız anne babaların tutumunun çeşitli nedenleri vardır. Kısaca bu nedenler şunlar olabilir: 

Çalışma hayatının yoğun temposu nedeniyle anne babalarda oluşan aşırı yorgunluk ve çocuklara ayırabilecek zamanın çok sınırlı olması,ayrılan zamanın da etkin kullanılmayışı,çocuk bakımını annenin dışındaki büyükanne veya büyükbabanın üstlenmesi, evde bakıcının bulunması, çocuğun her işinin bu kişiler tarafından yapılıyor olması,çocukla paylaşımın az olması,çocuktan uzak yaşanılıyor olması,anne baba olmak için fiziksel,ruhsal ve bedensel açıdan hazır bulunuşluk seviyesinde bulunulmaması,anne babanın aralarında ki problemlerle çok fazla haşır neşir olmaları ve bu problem yumağında çocuğu yok saymaları,çok fazla çocuğa sahip olunduğu için gerekli ilginin gösterilmemesi gibi daha bir çok nedenler sayılabilir.Ama hangisi çocuğunuzu kaybetmeniz için yeterli neden olabilir?
İnternet Babaları

Çarşamba, Mart 21, 2018

“Gerçek dostlar kromozom saymaz”

“Gerçek dostlar kromozom saymaz”
Türkiye Down Sendromu derneği tarafından “Gerçek dostlar kromozom saymaz” sloganı ile hazırlanan Down Sendromu Tanıtım Filmi.


Down Sendromu bir hastalık değil genetik bir farklılıktır. Normal bir insanda 46 kromozom bulunurken Down Sendromlu çocuklarda 47 kromozom bulunur. Bu durumda çocukların görünümü ve genetik açısından farklılık olur.
Down Sendromu anneden ve babadan kaynaklı durum değildir. Hamilelik sırasında olan bir durumda değildir. Down Sendromu çocuklar da diğer çocuklar gibi düşünebilirler, sadece kişilik olarak farklı büyür ve gelişirler. 

Salı, Mart 20, 2018

Artırılmış Gerçeklik: Çocukları Düşünen Bir Teknoloji

YAZANBaşak Tunçalp
Artırılmış gerçeklik; dijital bilginin, kullanıcının ortamıyla gerçek zamanlı olarak bütünleştirilmesine verilen isim. 3D programlarla yazılan bu teknoloji, bilinen bir işaretçiden dijital bilgi aldığında, işaretçinin kodunu çalıştırmaya ve doğru görüntüyü/görüntüleri katmanlaştırmaya başlıyor. Artırılmış gerçekliğin ticari amaçla kullanımının ilk kez 1998’de, futbol oyunlarındaki sarı ilk aşağı çizgisiyle birlikte gerçekleştiği biliniyor.
Artırılmış gerçeklik (kısaca AR), yapay zeka ve üç boyutlu baskılar gibi teknolojik ilerlemelere olanak sağlıyor. 2000’den sonra doğan çocukların, yani Z kuşağının, AR teknolojisine hızla adapte olmaları sürpriz değil. Z kuşağı aynı zamanda “dijital yerli” olarak da tanımlanmakta. 8 yaşından küçük çocukların % 72’si medya tüketimleri için sadece mobil cihazları kullanıyor. AR, Z jenerasyonunun göz ve beyin gelişimini sağlayarak dünyaya farklı bir açıdan bakmasını sağlıyor. Çocukların heyecanlandıran bir teknoloji olması bakımından da önem taşıyor.
Kindle’dan sonra AR teknolojisine sahip kitapların önem kazandığı söylenebilir. AR özellikli kitaplar, geleneksel kitapların, hem metin hem de resimlerin fiziksel ya da dijital kopyaları. Ek bir içeriği yaratılan geleneksel bir kitaptaki sayfa, ekran görüntüsü ve kamera (akıllı telefon, tablet veya bilgisayar gibi bir web kamerası) olan bir teknoloji parçası gösterildiğinde, sayfayı okuyor ve cihazın ekranında bu ek içeriği görüntülüyor. Bu içerik, başka bir resim, video ya da bir ses klibi kadar basit olabilirken, tüm animasyon dizisi kadar karmaşık da olabilir.
Artırılmış gerçeklik, birçok farklı kullanımıyla birlikte çocuk kitapları için devrim yaratacak bir teknoloji olarak yayılmaya devam ediyor. Bugüne kadar durağan resimler ve yazılarla takip ettikleri kitap sayfalarının bir anda canlanması ve kullanmaya alıştıkları akıllı cihazlarına gelmesi, günümüzde çocuklar için heyecan verici.  Kitabevleri son dönemde geleneksel okur sayısının azalmasıyla kaybettikleri tüketici kitlesini, dijital dünyaya adapte olarak yeniden kazanmaya başladıklarının farkındalar. Bazı örneklere bakacak olursak: 

-Amazon, kişisel kitap değerlendirmelerinin yapıldığı bir web sitesi olan Goodreads’i satın alarak algoritmalarının yanına artırılmış gerçeklik teknolojisiyle kişisel zevkleri de katmayı başardı.
-Milano’daki ünlü kitabevi Rizzoli Galleria 1949’da açılan kitabevi, 2014 yılında dört aylık bir yenilemeden geçerek, en yeni ekran, mobil bilgisayar ve sunucu teknolojileriyle geleceğe yani artırılmış gerçeklik teknolojisine hazır hale getirildi.
-Yaratıcı teknoloji stüdyosu Big Motive, kitabevinde arttırılmış gerçeklik vaadiyle tüketicileri umutlandırıyor. Bir kitabevinde gezinirken en sevdiğiniz karakterlerin size tavsiyelerde bulunduğunu ve kitap raflarının üzerinde duran sihirli dünyalarla harekete geçtiğini hayal ederek artırılmış gerçekliğin aslında ne kadar hayatın içinde olduğunu anlayabilirsiniz.
-Artırılmış gerçeklik kavramını, bir üst seviyeye çıkaran Japon kitapçı Ginza, her hafta yalnızca bir kitabı stoklayarak kitabevi deneyimini en temel düzeyine taşıyor ve fiziksel olarak kitap konsepti üzerinde duran bir etkinlik oluşturuyor.
-AR teknolojisine örnek olacak en iyi kitaplardan biri 2013 yılında yayımlanan ve bu formatta en çok ilgi gören iDinosour‘un ardından, artırılmış gerçeklik deneyiminin çocuk kitaplarına uyarlayan deneyimlerin 2014 yılında çoğaldığını söyleyebiliriz.
-Jack Hunter serisinin ilk AR kitabı olarak çıkan French Connection, dünyanın ilk interaktif AR kitabı olma iddiasıyla bu yılın başında yayımlandı. Birlikte gelen uygulamasıyla, oyun öğeleri barındıran kitap, okuyucuların hikaye içinde interaktif bir biçimde ilerlemesini sağlıyor.
-Büyük Umutlar ve Moby Dick klasiklerinin kapaklarına mobil uygulamasıyla görülen efektler ekleyen yayıncı, AR deneyimini kullanıcılarıyla buluşturdu.
-Portekizli yeni bir girişim olan Augmented Reality Publisher ise çocuk kitaplarını artırılmış gerçeklik teknolojisini kullanarak, akıllı telefon ve tabletlerde görüntülenen 3 boyutlu kitap üretimine odaklanıyor. Nisan 2014’te çalışmalarına başladı ve ilk ürünü Tavşan ve Kaplumbağa’yla meşhur Ezop masalının başarılı bir AR uyarlamasını yaptı.
-Amerika’daki büyük ve önemli yayın şirketlerinden Penguin de AR teknolojisinin hayatımızda gittikçe artan önemini görerek bu alanda kitap üretimi yapabilmek için çalışmalara başladı.
Peki Türkiye AR Teknolojisi Konusunda Ne Durumda?
Dünyaya kıyasla Türkiye’de maalesef artırılmış gerçeklik teknolojisi kullanılarak yapılan çalışmalara pek rastlanmıyor. Rastlanan örneklerde de dünyada olduğu gibi hedef kitlenin çocuklar olduğu göze çarpıyor. Boyut ve Altın Kitaplar artırılmış gerçeklik özelliğine sahip kitaplar üreten sayılı yayınevlerinden. Ayrıca aplikasyon geliştirmeleri ve bu özelliğe sahip oyun kartları da var. Halihazırda üretilen ve tüketiciyle buluşturulan artırılmış gerçeklik kartlarının bir örneği ise tarihi yerleri anlatan kartlar. Kurucuları Türk olan Zchool “Çocuklar için Artırılmış Gerçeklik” platformu hedef kitlesi olarak adından da anlaşılacağı gibi Z kuşağına hitap eden ücretsiz bir mobil uygulama olarak karşımıza çıkıyor. Zchool ile anlaşmalı yayınevlerinden alınan kitaplar canlandırabiliyor. Zararlı içeriklerden ve izinsiz reklamlardan uzak olması bakımından da çocuklar için güvenli bir ortam sunuyor. Psikolog, oyun terapisti ve okul öncesi öğretmenleri eşliğinde geliştirilen bu uygulama, artırılmış gerçekliği eğitim sisteminin içine katmak için çalışmalarına devam etmekte. Sakarya Üniversitesi yaptığı bir araştırmada 6. sınıf İngilizce dersi için artırılmış gerçeklik özelliğine sahip ders kitapları hazırladı. Artırılmış gerçeklik özelliğini kitaplara aktarma konusunda atılan küçük adımlar devam ederken, bu teknolojinin Türkiye’de henüz gidecek çok yolu olduğu da ortada.
Dünyada yükselen bu dijital trendin, zaman içerisinde artırılmış gerçekliğin öneminin daha çok fark edilmesiyle birlikte, Türkiye’de de daha belirgin bir varlık göstermesi bekleniyor. AR teknolojisine sahip kitapların önce Z kuşağı, sonra da hepimiz için heyecan verici olduğu kuşkusuz.

Pazartesi, Mart 19, 2018

Yeni Tehlike ''Sarahah''

Rehbere isimsiz mesajla geliyor! 'Cesur ol, seni göremeyecekler'

Yurtdışında ‘sanal zorbalık’ nedeniyle yasaklanması istenen anonim mesajlaşma uygulaması Sarahah’ın Türkiye’de de yayılması, benzer tehlikeleri gündeme getirdi. Mesaj gönderenin kimliğini gizleyen onlarca uygulamadan birinin sloganı ise adeta meselenin özeti: “Cesur ol, seni görmeyecekler”

Yurtdışında ‘sanal zorbalık’ örnekleri nedeniyle ebeveynlerin yasaklanmasını istediği ‘Sarahah’ın Türkiye’de de kullanıcı sayısı hızla artıyor. Gazete Habertürk'ten Soner Özcan'ın haberine göre uzmanlar, isimsiz mesaj uygulamasının taciz ve tehdit söylemlerini artıracağını ifade etti.
DİĞER UYGULAMALAR
Dünyada 300 milyon, Türkiye’de ise 10 bin kullanıcısı olduğu öne sürülen Sarahah, çocuklar için tehlikeli tek uygulama değil. App Store ve Play Store’dan indirilebilen benzer başka anonim mesajlaşma uygulamaları da var. Türkiye’de daha çok gençlerin tanışmak için kullandığı uygulamaların aktif üye sayısı da oldukça fazla.
REHBERE İSİMSİZ MESAJ
Telefonlara yüklenebilen isimsiz mesajlaşma uygulamalarından biri ‘Psst.’ Dünyada 100 milyon kullanıcısı bulunan uygulama, Türkçe dil seçeneği bulunmadığı için Türkiye’de çok fazla popüler değil. Yorumlar 48 saat boyunca görülebiliyor ve ardından tamamen siliniyor. Truth adlı uygulama ise telefonda kayıtlı kişilere kimlik bilgileri görünmeden mesaj atabilme imkânı sağlıyor.
TEPKİLER KAPATTIRDI
Benzer bir uygulama olan ‘Whisper’da fotoğraf üzerine yazı yazarak paylaşım yapılabiliyor. İstenen kişiye özel mesaj gönderilebiliyor. ‘Roomvine’ adlı uygulama ise bulunduğunuz mekândaki kişilerle anonim olarak sohbet etme imkânı sunuyor. ‘Wondr’ ise gizli mesaj atmaya olanak vermese de Twitter’daki takipçilerden anonim mesajlar alınmasına izin veriyor. ‘Yik Yak’ gibi daha önce Türkiye’de de kullanılan benzer bazı uygulamaların ise tepkiler nedeniyle kapatıldığı görülüyor.
KORKUTAN SLOGAN: CESUR OL, SENİ GÖRMEYECEKLER
Türkiye’de en çok kullanılan anonim mesajlaşma uygulamasından biri de ‘Connected2.me’. “Sen de milyonlara anonim olarak mesaj atabilirsin. Cesur ol, seni görmeyecekler” sloganıyla tanıtım yapan uygulama, App Store ve Play Store’dan indirilebiliyor. Özellikle gençlerin kullandığı uygulamanın 5 milyon indirme rakamına ulaştığı belirtiliyor.

Perşembe, Mart 15, 2018

Çocukların sosyalleşmesi ve ailenin rolü

Çocuklar her şeyi ilk olarak ailesinden öğrenir ve devamında da sosyal çevre ile tanışarak zamanla kendi kimliğini bulmaya çalışır. Okul öncesi dediğimiz dönem en kritik dönem olup çocuğun gelişimi açısından büyük önem arz etmektedir.

Çocukların sosyalleşmesi üzerine konuştuğumuz Aile Danışmanı ve Çocuk Terapisti Diğdem Kural Keskin ebeveynlerin bu süreçte çocukları tarafından taklit edildiğini ve ebeveynlere önemli sorumluluklar düştüğünü ifade etti. Keskin, “Çocuklar okul öncesi dönemde yetişkinlerle ve diğer çocuklarla olan etkileşimleriyle sosyal ortamda nasıl davranmaları gerektiğini öğrenirler. Çocuklar büyüklerini taklit ederek davranışlarını geliştirirler. Sosyallik; iletişim, etkileşim, paylaşmak, sorun çözmek, karşı tarafa saygı göstermek, sahiplik duygusu gibi becerileri öğrenmek ve bunu geliştirmekle gerçekleşir.  

Çocuk doğumundan itibaren çevresine olan dikkati doğrultusunda etkiye tepki vererek etkileşim halini geliştirir. Küçük yaşlarında sosyal olan çocuk çevresinin olumlu tepkisiyle bunu geliştirir. Toplum içinde kabul görülen çocuğun kendine olan güveni artar. Sosyal olmak beraberinde başarıyı getirir. Bireysel başarılar sosyalliği pekiştirir. Bu sebeple ailenin çocuğun başarılarını desteklemesi, başarısızlıklarında ise yargılayıcı üslup kullanmaması, anne babanın tutumlarının tutarlı olması çok önemlidir” diyerek açıkladı.
Çocuğun çevresi ve arkadaşları ile olan ilişkilerinde ailenin öğretici davranış şekliyle yaklaşmaları gerektiğini söyleyen Keskin, “Başarılı çocuklar mutlu olurlar, mutlu oldukça çevresiyle etkileşimi olumlu yönde gelişir. Çocuğun arkadaş ilişkilerinde, aile daha çok öğretici sohbetler niteliğinde bir anlatımla eğitim vermelidir. 

Aksi halde hata yapmaktan korkan, insan ilişkilerinde çekingen bireyler yetişir. Çekingen olan çocuklar kendi içlerine kapandıkça toplumdan daha da uzaklaşır hale gelebilirler. Çocukların sosyalleşmesinde anne baba ilk örnek modeldir. Çocuklar anne babanın etraflarına ve kendilerine olan davranışlarını örnek alarak bunu geliştirir. Başka bir deyişle çocukların hayata bakışı anne babanın davranış uzantısı çerçevesinde şekillenir” dedi.

Salı, Mart 13, 2018

Çocuğun Kişiliğini Rol Modeli Etkiler

Ailelerin bu hassas dönemde çocuklara örnek davranışlar sergilemesi, doğru bir yönlendirmede bulunması çocukların psikolojisi açısından büyük önem taşıyor. Psikiyatri Uzmanı Uzm. Dr. Orhan Karaca, konuyla ilgili görüşlerini paylaşıyor.

Kişiliklerinin oluşum evrelerinde çocuklar anne ve babalarını rol model alıyor. Çocuklar kişisel gelişim yolculuklarında çoğunlukla ebeveynlerinden ve yakın çevredeki kişilerden etkileniyor.
Çocuk rol modelini nasıl seçer?
Çocuğun gelişme ve kendini bulma yolculuğunda ilk rol model ebeveynleridir. Yaş ilerledikçe çocuk, çekirdek aile veya geniş aile içinde kendine yakın gördüğü kişiler içinden yeni rol modeller seçebilir. İlerleyen yıllarda ilgi alanının değişimi ve gelişimine göre rol modelleri de değişebilir.
Rol modeli seçimi bilinç dışı gerçekleşen bir süreçtir. Yani bu süreç çocuğun "Acaba hangisini rol modeli olarak seçsem?" diye düşünüp karar vererek belirlediği bir süreç değildir. Bu seçimdeki temel nokta etkilenmedir. Ancak bunu da belirleyen, çocuğun dünyaya gözünü açtığı andan itibaren etkileşim içine girdiği kişilerin zihninde oluşturduğu veri havuzudur. Bu veri havuzunu oluşturan temel unsur aile ortamıdır. Bunun yanı sıra, günümüzde olumsuz içerikli TV programları gibi unsurlar da çocuğun rol modeli seçiminde etkili olabilmektedir.
Çocuğunuza doğru model olabiliyor musunuz?
Bu soruya "şu şekilde olmalı" diyemeyiz. Çünkü bir çocuğun kimi rol model alacağını tümüyle belirlemeye çalışmak yanlış bir tutum olur. Bu tıpkı "benden ya da şu kişiden etkilen" demeye benzer. Yapılması gereken, ebeveynlerin rol model olunacak tutumlar sergilemesi, rol model alınabilecek kişilerle çocuğun iletişiminin artmasını sağlamaktır. Yani anne baba öncelikle kendi olumsuz davranışlarını düzeltmelidir.
Bu konuda çocuğu yönlendirmek doğru mudur?
Doğrudur. Ancak çocuk, yönlendirme ile yönetme arasındaki nüansı gözeterek yönlendirilmelidir. Yani çocuğa bir şeyi işaret ederek sevmesinin yolunu açmakla, onu sevmeye zorlamak arasındaki farka dikkat edilmelidir. Çocuğun kendiliğindenliğini de oluşturmak ve geliştirmek gerekir. Eğer uygun yönlendirme yapılmazsa, çocuk kötü davranışları olan kişileri kendine rol model alabilir. Bu nedenle ona rehberlik yapmak anne babanın görevidir.
Çocuk rol model seçimini ne etkiler?
Çocuğun rol modeli seçimini belirleyen faktörlere; cinsiyet, başarı, güç, gizem, şöhret, sevdiği diğer kişilerin ve toplumun rol model alınan kişiye tutumu, ilgi alanı, rol model aldığı kişiyle iletişim biçimi, onun tarafından kabul görmesi, duygularını paylaşabilmesi, ona karşı yakınlık hissedebilmesi örnek verilebilir. Çocuk anne, baba, dayı, hala, teyze, amca gibi akrabalarıyla özdeşim kurabileceği gibi; öğretmen, sanatçı, süper güçleri olan çizgi film karakteri, bir kahraman, ilgi duyduğu alanla ilgili idealize edebileceği bir kişi, bir artist ya da aktrisle de kendini bütünleştirebilir.
"Oğlan dayıya, kız halaya çeker." sözünün altında, genetik özellikler dışında rol model alma da önemli yer tutar. Oğlan psikodinamik olarak kendini yakın hissettiği annesinin erkek kardeşini (kendiyle aynı cinsiyet), kız ise yine aynı şekilde psikodinamik olarak kendini yakın hissettiği babanın kız kardeşini (kendiyle aynı cinsiyet) rol model alır. Bunda eskiden daha çok görülen geniş ailenin de payı vardır.
Artık devir değişti, geniş aileler çekirdek aileye dönüştü. Görünürde çekirdek ailelerin yaşadığı evlerin içine, teknolojinin hakim olduğu bu devirde artık herhangi biri de girmeye başladı. Bu herhangi biri, evi düzenli ziyarete gelen bir misafir gibi değerlendirilebilir. İzlediği şiddet içerikli çizgi filmin güçlü ve iyi karakteri, kahramanlar, ailenin hakkında konuştuğu ve benimsediğini gösterdiği herhangi biri çocuk için rol model olmaya adaydır. Ailesinin onayladığı özellikleri gören, kendisi de aynı oyanı almak isteyen çocuk bir süre sonra bunu temsil eden diğer kişiyi kendine örnek almaya başlayacaktır. Bu yüzden çocukların izlediği filmler/çizgi filmler, oyuncaklar çocuklar üzerinde sanıldığından daha etkilidir.
Aileler rol model seçiminde nasıl davranmalı?
Ailenin ilk yapması gerekenler; karşısındaki çocuğun bir birey olduğunu kabul etmek; onu hayata en iyi şekilde hazırlayabilmek için gerekenleri vermek, zorlukların karşısında durabilecek bir kişilik gelişiminin temelini atmaktır.
Anne baba çocuğuna saygı duyduğunu, onu olumlu ve olumsuz yönleriyle kabul edip sevdiğini, ilgi görmeye layık olduğunu göstermeli; isteklerini erteleyebilmeyi, sabır ve şükrü, paylaşmayı, kendini denetleyebilmeyi, seçim yapabilmeyi, sorumluluklarını ve bunları istikrarlı bir biçimde hayata geçirmeyi, düşüncelerini ifade edebilmeyi, müsamahakar olmayı, hayır diyebilmeyi, olumlu şeyleri görebilmeyi, diğer insanlara saygı duyabilmeyi, anlayışı, farklılığın kötü bir şey olmadığını, adalet kavramını, objektif düşünebilmeyi, sorgulamayı, yeniliklere açık olmayı, bilginin gerekliliğini, bilgiye ulaşma yollarını, sosyalleşmenin önemini öğretmelidir. Bu koşulların sağlanması ile çocuk sağlıklı bir birey olma yolunda ciddi bir potansiyel güç kazanır.
Aileler çocukları için istedikleri güzel şeyleri hayata geçirirken onların üzerine aşırı düşüp gelişimlerini aksatabilmekte ya da geciktirebilmekte; ileride kendi ayakları üzerinde durmasını hedeflediği çocuğunun, korumacı bir yaklaşımla pasif kalmasına neden olabilmektedir. Yön gösterme ile yönetme arasındaki fark maalesef ülkemizde birçok ebeveynin göz ardı ettiği bir konudur. Yönetilerek büyütülen bir çocuğun büyüdüğünde kendini yönetmesini beklemek ne kadar gerçekçidir? Bu ayrıntılara dikkat edilerek büyütülen çocuk daha sağlıklı rol modelleri seçecek ve seçmeye devam edecektir.
Ayrıca kötü alışkanlıkları ve davranışları ile kötü örnek olan şöhretli kişilerin, şiddet içeren çizgi filmlerin, yaşına uygun olmayan oyuncakların, çocuğun yanında konuşulmaması gereken konuları dinlemesinin de çocuğun kötü rol model seçiminde payı vardır. İyi özellikleri olan rol modeller seçmesi durumunda onu desteklemek, takdir etmek çocuğun gelişimini hızlandıracak ve seçtiği rol modelinden daha iyi bir rol modelini seçmesinin önünü açacaktır.
KAYNAK : Haberler.com

Pazartesi, Mart 12, 2018

Babalar ve emzirme

Bir bebek sahibi olmak hem aileye mutluluk getirir; hem de büyük bir sorumluluk yükler. Ebeveyn olmanın tek doğru yolu yoktur; birçok çift, bebeklerini büyütürken içgüdülerine güvenirler. Ancak, bilgili bir ebeveyn olmak, eşlerin duygularını ve çocukları adına ne istediklerine dair düşüncelerini birbirleriyle paylaşmaları dengeli ve huzurlu bir ev ortamının yaratılmasında son derece yardımcıdır.

Baba olduğunuz için tebrikler!
Bir bebek sahibi olmak hem aileye mutluluk getirir; hem de büyük bir sorumluluk yükler. Ebeveyn olmanın tek doğru yolu yoktur; birçok çift, bebeklerini büyütürken içgüdülerine güvenirler. Ancak, bilgili bir ebeveyn olmak, eşlerin duygularını ve çocukları adına ne istediklerine dair düşüncelerini birbirleriyle paylaşmaları dengeli ve huzurlu bir ev ortamının yaratılmasında son derece yardımcıdır.

Emzirmek niçin yararları?
Anne sütünün içeriğinde, vücudu çok çeşitli iltihaplara karşı koruyan antikorlar mevcuttur. Bu canlı sıvı taklit edilemez ve içerisinde, bakteri ve virüsleri ortadan kaldıran aktif hücreler vardır. Başka besinlerle beslenen küçük bebekler, anne sütü emenlere oranla, çok daha fazla hastalanırlar ve daha fazla hastaneye götürülürler. Anne sütü, bebekleri, kulak iltihabından, alerji ve obeziteye, hatta ileriki yıllarda Multiple Sclerosis (MS)’ den, kalp krizine kadar birçok hastalığa karşı korur. Anne sütünün içeriği, günden güne değişebilir, bazen süt sadece susuzluk giderici, bazen ise açlığı doyurucudur. İçinde yeterli miktarda ve mükemmel dengede vitamin, protein, hayvansal yağ, laktoz ve bebeğin gittikçe artan ihtiyaçlarını karşılayan diğer maddelerin olduğunu biliyoruz. Suni süt ise, her gün ve her zaman aynıdır.

Araştırmalar, emzirmenin, bebeğin beyinsel gelişimini ve IQ sunu da olumlu yönde etkilediğini göstermektedir. Emzirme, bebeğinizin oral gelişimine de olabilecek en fazla katkıda bulunur ve diş çürüme riskini azaltır. Emzirmenin yararları sadece bebek için değildir – emziren annenin, hayatını geri kalan yılları içerisinde farklı kanser türlerine yakalanma riski daha azdır. Emzirme, vücuttaki Oxitocin’i (oksitosin’i) tetikler ve açığa çıkarır; bunun sonucu anne gevşer ve çok daha az stres hisseder. Bu nedenle emziren annelerin doğum sonrasında depresyona girmeleri ve endişe duymaları daha nadirdir.

Emziren anne, doğum öncesi kilosuna ve dış görünüşüne, bebeğini anne sütü dışında süt ve mamayla besleyen anneden daha çabuk ulaşır. Bunun nedeni, emzirmenin hayvansal yağ depolarını harekete geçirmesi ve annenin günde 500 kalori yakmasıdır. Aynı ölçüdeki bir kaloriyi yakmak için, biberonla bebeğini besleyen bir annenin 30 kulaç yüzmesi veya bir saatten fazla bisiklete binmesi gerekir!

Nasıl yardım edebilirsiniz?
Emzirmenin ilk altı haftasında, emzirmeden vazgeçen on kadından dokuzu, bu kararı aslında istemeden alırlar. Genellikle bunun nedeni, bilgi ve destek eksikliğidir. Bu noktada, babaların davranışları da bu kararda çok önemli rol oynar. Annelerin genelde “emziremedim” dedikleri gözlenir; oysa %3 den az bir oranla kadınlar aslen gerçekten bedensel nedenlerle bunu yapamamışlardır. Emzirme, öğrenilmesi gereken yeni bir beceridir ve eşiniz bunun için cesaretlendirilmek ve onaylanmak ister. Ona, emzirmek zorunda olmadığını hatırlatır ve buna zamanla ve yavaş yavaş, her gün biraz daha çok alışacağını söyleyebilirsiniz. İlk birkaç gün içinde bile, emzirme bebeğinize o son derece önemli olan ilk sütü (kolostrum ) sağlayacaktır. Bu ilk sütün içinde, onu hastalıklardan koruyan antikorlar vardır; içindeki hayvansal yağ oranı azdır; karbonhidrat ve protein oranı yüksektir ve hazmı çok kolaydır. Ayrıca, bebekte bir laksatif etkisi yapar; meconium’dan çabuk kurtulmasını sağlar ve özellikle eğer sarılık oluşursa artan bilirubin’den de dışkı sayesinde kurtulur. Bu dönemde, pratik bir takım yardımlar da son derece önemlidir. Bazı anneler emzirmenin ilk zamanlarında, birtakım zorluklar yaşarlar. Örneğin, göğüsleri çok dolar, şişer ve sancılanır. Bu durumda, soğuk kompres faydalıdır. Ancak emzirmeden yirmi dakika önce ılık komprese dönülmesi gerekir. Ayrıca, emzirmeden hemen önce biraz süt çekilmesi de yararlıdır. Bir diğer sorunda çatlamış ve sancılı meme uçlarıdır. Bebeğin rahat emmesi ve iyi beslenmesi için, meme ucunu tamamen ağzına alması gerekir; böylece meme ucu güvenli bir konuma gelir ve tahriş olmaz. Eğer sancı ve tahriş devam ederse, bir sağlık profesyonelinden yardım alınabilir.


Daima, ne olabileceğini, bu arada da, bir sorunu önlemek ve belirtileri azaltmak adına ne yapılması gerektiğini anladığınızdan emin olun. Eşiniz, yardımlarınızı her zaman takdir edecektir! İlk zamanlarda, eve gelen ziyaretçileri karşılayan ve organize eden siz olabilirsiniz. Emziren anneler her zamankinden daha fazla susuzluk çekerler; her emzirme sürecinde, yanında bir bardak su bulundurmasına özen gösterin. Onun, iyi, sağlıklı ve dengeli beslenmesini sağlayın. Ev işlerinde, siz de payınıza düşeni yapın, böylece eşinize rahat ve sakin bir ortamda bebeğinizi emzirme olanağı sağlamış olursunuz. Eşiniz, dış ortamlarda emzirme konusunda huzursuzsa, ona, onun ve bebeğin herkes tarafından görülmediği bir ortam yaratarak yardım edin ve onun çok iyi konumda olduğuna dair, ona güvence verin.

Anne sütü çok kolay hazmedilir. Yeni doğan bebeğin midesi misket boyundadır. Bu nedenle çok sık beslenme ihtiyacı duyar. Biz, hem psikolojik, hem de fiziksel nedenlerle, sürekli tensel irtibat halinde olma ihtiyacı duyan bir canlı türüyüz. Bu demektir ki, yeni doğan bebekler. 24 saat içerisinde, 8-12 kere emzirilme ihtiyacı duyarlar. Eğer sigara içiyorsanız, bu dönemde bırakmanız, bebeğinize bir hediye olacaktır. En azından, dışarıda sigara içmeniz önerilir. Araştırmalar, bebek ölüm oranlarının, sigara içen ebeveynlerde daha fazla olduğunu göstermektedir. Bazı babalar, anne ile bebek arasında oluşan özel bir bağın dışında kalacağı için kıskançlık hissi duyacaklarına dair endişe duyarlar. Ancak buna hiç gerek yoktur. Sizin, bebeğiniz için, emzirme dışında, yapabileceğiniz birçok şey vardır. Onun altını değiştirebilir, onu sallayabilir, onu çıplak göğüs bölgenize yaslayıp ten teması yaratabilir, ona masaj yapabilir veya bir taşıyıcı alıp, onunla bir arkadaş ziyaretine veya bir yürüyüşe gidebilir ve böylece, anneye de dinlenmek için bir olanak yaratabilirisiniz. Bebeğiniz doğduktan sonra, bebekle aranızda bir yakın bağ oluşturmak çok önemlidir. Ancak, ikinizin baş başa olabileceği bu zamanı yaratmak ve sürdürebilmek her zaman kolay değildir. Birçok farklı deneyimler yaratarak ve yaşayarak, bu yakın bağı paylaşmak, ikinizin de ebeveyn olmanın getirdiği stresle baş etmenize yardımcı olacaktır. Emziren bir anne zor ve uzun bir günün sonunda, “bitik” bir vaziyette olabilir – ve eğer sık sık emziriyorsa, bu şaşırtıcı değildir. Ancak, bu onun sarılma ve şefkat ihtiyacı olmadığı anlamına gelmez. Sadece zaman zaman, sizinle rolleri değiştirme ihtiyacı duyabilir. Bebeğinizin annesiyle ilişkinizi bu dönemde özellikle besleyin ve onunla kaliteli bir iletişimde olun. Bu desteğiniz, bebeğinizin annesinin ihtiyaç duyduğu güven duygusunu arttıracaktır.

Araştırmalar, bebeğinin babasından destek gören annelerin, emzirme sürecine daha çok devam ettiğini göstermektedir. Ona çok başarılı olduğunu söyleyin; arkadaşlarına da, eğer bebeğinin ihtiyaç duyduğu zamanlarda bebeğini emzirecekse, bunu bazen de onların önünde yapması gerektiğini söyleyin. Bunun dünyadaki en doğal olgu olduğunu ve böyle kabul etmeleri gerektiğini bilmelidirler; eşiniz de, onun emzirme hakkını koruduğunuzu bilmesi, onu çok mutlu edecektir.

Perşembe, Mart 08, 2018

Kadınlar Günü’nün tarihi ve 8 Mart Emekçi Kadınlar Günü - Kadınlar Günü neden kutlanıyor?

1857 yılında başlayan büyük bir grev ve ardından 120 kadın işçinin can vermesi üzerine ortaya çıkan Dünya Emekçi Kadınlar Günü'nün tarihi ve merak edilenleri haberimizde. İşte Kadınlar Günü için en anlamlı Kadınlar Günü mesajları ve Dünya Kadınlar Günü detaylar. 8 Mart Kadınlar Günü kutlu olsun!

Kadınlar Günü nedir? Emekçi Kadınlar Günü’nde sevdiklerinize gönderebileceğiniz mesajları ve sözleri derledik, ayrıca Kadınlar Günü tarihine ve anlamına dair merak edilenler de haberimizde. Dünya Kadınlar Günü ya da Dünya Emekçi Kadınlar Günü, her yıl 8 Mart’ta kutlanan ve Birleşmiş Milletler tarafından tanımlanmış uluslararası bir gündür. İnsan hakları temelinde kadınların siyasi ve sosyal bilincinin geliştirilmesine, ekonomik, siyasi ve sosyal başarılarının kutlanmasına ayrılmaktadır. Türkiye’de ise 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü ilk kez 1921 yılında “Emekçi Kadınlar Günü” olarak kutlanmaya başlanmıştır.
KADINLAR GÜNÜ NASIL ORTAYA ÇIKTI?
8 Mart 1857 tarihinde ABD’nin New York kentinde 40.000 dokuma işçisi daha iyi çalışma koşulları istemiyle bir tekstil fabrikasında greve başladı. Ancak polisin işçilere saldırması ve işçilerin fabrikaya kilitlenmesi, arkasından da çıkan yangında işçilerin fabrika önünde kurulan barikatlardan kaçamaması sonucunda 120 kadın işçi can verdi. İşçilerin cenaze törenine 10.000’i aşkın kişi katıldı.
26-27 Ağustos 1910 tarihinde Danimarka’nın Kopenhag kentinde 2. Enternasyonale bağlı kadınlar toplantısında (Uluslararası Sosyalist Kadınlar Konferansı) Almanya Sosyal Demokrat Partisi önderlerinden Clara Zetkin, 8 Mart 1857 tarihindeki tekstil fabrikası yangınında ölen kadın işçiler anısına 8 Mart’ın “Internationaler Frauentag” (International Women’s Day – Dünya Kadınlar Günü) olarak anılması önerisini getirdi ve öneri oybirliğiyle kabul edildi.
İlk yıllarda belli bir tarih saptanmamıştı fakat her zaman ilkbaharda anılıyordu. Tarihin 8 Mart olarak saptanışı 1917 Bolşevik Devrimi’nin önderi ve Sovyetler Birliği’nin kurucusu Lenin’in önerisiyle 1921’de Moskova’da gerçekleştirilen 3. Uluslararası Kadınlar Konferansı’nda (3. Enternasyonal Komünist Partiler Toplantısı) gerçekleşti. Adı da “Dünya Emekçi Kadınlar Günü” olarak belirlendi. Birinci ve İkinci Dünya Savaşı yılları arasında sosyalizmin yayılmasından çekinen bazı ülkelerde anılması yasaklanan Dünya Kadınlar Günü, 1960’lı yılların sonunda Amerika Birleşik Devletleri’nde gerçekleşen çeşitli gösterilerde anılmaya başlanmasıyla Batı Bloku ülkelerinde daha güçlü bir şekilde gündeme geldi. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 16 Aralık 1977 tarihinde 8 Mart’ın “Dünya Kadınlar Günü” olarak anılmasını kabul etti.
TÜRKİYE’DE KADINLAR GÜNÜ
Türkiye'de 1921 tarihinde 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü olarak kutlanmaya başlandı. 1980 darbesi döneminde dört yıl kutlama yapılmadı. 1984'ten itibaren her geçen gün daha da geniş kitlelerle kutlanmaya devam ediliyor.

Pazartesi, Mart 05, 2018

Net Aware Raporu 2017: “Kendimi Güvenli İfade Etme Özgürlüğü”

YAZANZeynep Zati

İngiltere oluşumlu Çocuklara İşkenceyi Önleme Derneği (NSPCC) geçtiğimiz Eylül ayında Net Aware

Report adlı bir rapor hazırlamış. Rapor, çocukların günlük olarak karşılaştıkları risklerin yanında yararlanacakları fırsatları araştırıyor. Raporda, 2017 Net Aware araştırmasından elde edilen veriler kullanılarak çocukların ve gençlerin sesi olmaya çalışılıyor. Bu sayede, online platformlar hakkında neleri sevdiklerini ve bu platformları güvenle kullanmalarını engelleyen faktörleri keşfedebiliyor. Araştırmada İngiltere’deki çocuklara yer verilirken aynı zamanda Facebook gibi çocukların etkileşimini sağlayan platformlar da kullanılıyor. 11-18 yaş aralığındaki 1,696 çocuğa ulaşan araştırmada, çocuklardan çevrimiçi davranışları ve çevrimiçi güvenlik hakkındaki bilgilerini ölçen bir anket doldurmaları isteniyor. Anketlerin toplanması Aralık 2016’dan Şubat 2017’ye kadar devam ediyor. Rapor, önemli bulguları riskler ve fırsatlar şeklinde ikiye ayırıyor ve bu bulgular üstünden önerilerde bulunuyor:

Fırsatlar;
  • Eğlence: Katılımcılar çevrimiçi ortamın sağladığı eğlence potansiyeli konusunda oldukça hevesli. Bu eğlence potansiyelli çevrimiçi ortamlara video paylaşımı, fotoğraf paylaşımı ve oyun oynamak da dahil ediliyor.
  • İletişim: İnternetten sağlanan sosyal fırsatlar bu kategori içine giriyor. Kategoriye aile ve arkadaşlarla iletişim sağlanabilmesi, okul çalışmaları, topluluk oluşumları ve sosyal gruplar dahil ediliyor.
  • Kendini ifade etme, kendini temsil etme ve yaratıcılık: Kendini ifade etme başlığı, oyunların yaratıcı doğasında, keşif ve özgürlük potansiyelinde ve bazı platformların yaratıcı fonksiyonlarında görülüyor.
  • Çevrimiçi özerklik: Gençler, internet siteleri onlara etkili güvenlik araçları sağladığında kendilerini güçlendirilmiş hissediyorlar. Kendilerini şikayet etme ve engelleme konularında yeterli hissediyorlar.
Riskler;
  • Yabancılarla etkileşim: Bu başlık istenmeyen arkadaşlık tekliflerini, cinsel veya
    Lenhart, A., et al. (2015) Teens, Technology and Friendships.
    Washington: Pew Research Center.
    saldırgan mesajları ve gizlilik eksikliği korkusunu barındırıyor.
  • Şiddet ve kin: Gençlerin üçte biri gördüğü şiddet ve kin içeriklerini gördüğünü bildiriyor. Bunlar kullanıcının oluşturduğu içerikler, haber görüntüleri veya oyunlardaki kurgusal şiddet olabilir.
  • Cinsellik: Gençlerin beşte biri ise cinsel içerik gördüğünü belirtiyor. Bu içerikler yanlışlıkla keşfedilmiş, gönderilmiş cinsel içerikli mesajlar veya kendi kendilerini teşvik etmeleri sonucu paylaşılmış içerikler olabiliyor.
  • Zorbalık: Gençlerin beşte birinden azı zorbalık gördüğünü belirtiyor. Belirtenlerden bazıları bunun sosyal gruplar içerisinde yapıldığını belirtirken bazıları da zaman zaman platformların anonim olarak kullanılmasının zorbalığı kolaylaştırdığını söylüyor.
  • Uygunsuz içerik: Bu başlık özellikle internet sitelerinde ve uygulamalarda yaygın olan bir başlık. 
Tavsiyeler;
Platformların genç kullanıcılar için daha fazla koruma oluşturmaları gerekiyor.
  • 18 yaş altı çocuklar için sipariş üzerinden oluşturulmuş hesaplar, yöneticilerin bir sorun çıkması durumunda hızlıca cevap vermesi için çocuk-merkezli teknik oluşumlar kullanıyorlar. Bu hesapların erişilebilir şartlar ve koşulları, sağlam gizlilik ayarları ve hesap doğrulaması olmalı.
  • Açık ve görünür raporlama ve engelleme prosedürleri de dahil olmak üzere, sorunları hafifletmek için yöntemler bulunabilir.
  • Çevrimiçi sitelerin kötü amaçlı kullanımını engellemek ve uygunsuz içeriğe maruz kalınmasını sınırlandırmak için sitelerde bulunan şüpheli hesaplar iç moderatörlere bildirilebilir.
Ailelerin de bu konuda önemli rolleri bulunuyor:
  • Aileler çocuklarıyla çevrimi ortamlarda güvenli kalma konusunda daha sık konuşabilir.
  • Birlikte bir aile olarak çevrimiçi platformlar keşfedilebilir.
  • Aile içinde çevrimiçinde neyin uygun olup neyin olmayacağı konusunda kurallar çerçevesinde anlaşılabilir.
  • İnternet sitelerinin, uygulamaların ve oyunların gizlilik ayarları ve kontrolleri yönetilebilir.

Perşembe, Mart 01, 2018

Bilgeiş Projesi Nedir?


Bilgeİş Nedir?

Merhabalar sevgili blog okuyucuları yeni öğrenmiş olduğum devlet destekli bir proje hakkında bir konu yazmak istedim. Bahsettiğim proje yani Bilgeİş Projesi aslında işçi ve işverenlerin yeni teknolojiye, düzene uyum sağlayabilmesi için tasarlanmış. Ancak projenin gelişmesi için herkese açık bir halde internete sunulmuş. İçindeki eğitimler bunlar hakkında ayrıntılı bilgi aşağıda vericem. Belirlenen 5 pilot ildeki Üniversitelerden alındığından bunlardan en önemlisi ODTÜ’nün eğitimlerinin bir kısmının sisteme eklenmiş olması. Yani öğrenci, işçi veya işveren farketmeksizin bu platformda bulunan eğitimleri tamamlayarak eğitimini aldığınız konu hakkında bir lisansa kolayca sahip olunabilmekte. Proje Avrupa Birliği destekli olduğundan aslında önem taşıyor, sisteme yüklü bolca kategoride eğitim videosu bulunmakta bu eğitimlerin kategorilerini sizin için sıralayayım.

Bilgeİş Projesi Aktif Alınabilecek Eğitimler:

  • Arduino ile Mikrodenetleyicilere Giriş
  • İşiniz İçin Sosyal Medya Oluşturma Eğitimi
  • Fotoğrafçılık Teknikleri
  • WordPress Kullanarak Websitesi Hazırlama
  • Proje Yönetimi Eğitimi
  • Python Programlama
  • Video Düzenleme Eğitimleri
  • Adobe Programları Eğitimleri
  • Web Tasarım Temelleri(HTML&CSS)
  • Rasberry Pi Eğitimi
  • SEO(Arama Motoru Optimizasyonu) Eğitimi
  • Bulut Teknolojileri
Yukarıda aslında eğitimleri biraz kısalttım. Buna benzer ve daha değişik alanlarda eğitimlerde bulmak sistem içinde mümkün.

Bilgeİş’i Neden Kullanmalısınız?

Bu sistemi tavsiye etmemin sebebi benzer sistemlere dolu para ödemenize rağmen güzel sonuçlar alınmaması. Devlet ortaklığıyla hazırlanan bu platformdaki bilgilerin tamamı profesör, doçent seviyesindeki kişiler tarafından hazırlanmış. Eğitimler kısa, öz ve gayet anlaşılır. Bunun sebebi başlangıçta iş platformlarına fayda sağlamasının düşünülmesi. Sistemde konu anlatımı izlerken platform aynı zamanda aralarda sorularda yöneltiyor. Konu anlatım kısmı bittiğinde ise 1 adet ödev ve 1 adet sınav karşınıza çıkıyor. Yapılan ödev lisans alabilmeniz için size ek puan sağlıyor. Sürekli olarak lisans alma durumunuzu da takip edebiliyorsunuz. Sınav konunun büyüklüğüne göre 10 veya 5 sorudan oluşmakta online olarak çözdüğünüz sınavı da sisteme siz onaylayıp gönderiyorsunuz ve kayıt ediliyor. Her an aktif desteği bulunan sitede sorunlarla karşılaşınca çözebilmek gayet basit. Sade bir arayüze sahip olan sistemde konular aşağıda vereceğim resimdeki gibi sıralanmış üyeler istedikleri derse kayıt oluyor. Bu sayede hem dersi sürekli aramak zorunda kalmıyor hemde ilerlemeleri, kaldıkları kısım sürekli olarak kaydediliyor. Böyle bir sisteme katılıp kendinizi yöneldiğiniz veya sevdiğiniz alanlarda geliştirebilir. Gelişiminizi ve ilerlemenizi kaybetmeden lisans sahibi olarak kendinize yeni bilgiler katabilirsiniz. Tavsiyem buna benzer sistemlere para yatırıp pişman olmak yerine üniversitelerin bedava olarak önünüze serdiği bu platformu değerlendirmenizdir. Hadi herkese iyi dersler…
(Not: bilgeis.net adresinden siteye giriş sağlayabilirsiniz.)

 Ders Seçim Bölümünden Bir Kare
KAYNAK