Radyo 45'lik

Pazartesi, Nisan 25, 2016

ÇOCUKLAR ŞİDDETİ NASIL ÖĞRENİR


Çocuklar dünyaya geldikleri ilk andan itibaren anne babalarının koruması altındadır. Çocuk kaç yaşına gelirse gelsin, anne baba bu korumacı yaklaşıma devam etmek ister.
Özellikle çocuğunun diğer çocuklarla olan ilişkisi anne babalar için çok önemlidir. Çocuğunun sosyal kabulü, arkadaşlarını onunla ilgili düşünceleri, istenen bir çocuk olup olmaması, oyuncakları paylaşama durumu gibi birçok durum çocuktan ziyade anne baba için önemlidir.

Çocuğu başka bir çocuk ile oyun oynarken, elinden oyuncağı alındığında, anne babalar bu durumdan çocuğa göre daha fazla etkilenebilirler. Hatta olayı kişiselleştirip, bu hareket çocuklarına değil de, kendilerine yapılmış gibi üzülüp, diğer çocuğa ve ailesine abartılı tepkiler verebilirler.

Çocuklar dünyayı anne babalarının gözünden gördükleri ve anne babalarını kendilerine model aldıkları için, onların sorun çözme şekillerini de model alırlar.
Bu durum neticesinde aslında anne babalar istemeden de olsa çocuklarına yanlış model olabilirler.

Her çocuğun kişiliği, olaylara yaklaşımı, arkadaş ilişkileri birbirinden farklıdır. Dolayısıyla bulara bağlı olarak, sorun çözme becerileri de birbirinden farklı olacaktır.
Kimi çocuk için karşılaştığı olumsuz bir durumda geri çekilmek çözümdür, kimi çocuk için sorunun üzerine gitmek çözümdür. Kimi çocuk da sorunlarını şiddet yolu ile çözemeye çalışır. Sorun çözme becerilerini şekillendiren en önemli noktayı öğrenilmiş davranışlar oluşturur.

Bu öğrenilmiş davranışlar, büyüme ve gelişme süreci içinde şekillenir. Burada anne baba rehberliği çok önemlidir.

Anne baba çocuğuna “birisi sana vurursa, sen de ona vur, kimseye oyuncağını verme” gibi nasihatlerde bulunuyorsa, aslında çocuğunu yalnızlaştırıyor demektir.
Tabi ki, çocuğun güvenliği önemlidir, hiçbir çocuğun haklı ya da haksız yere başka bir çocuktan dayak yemesi doğru değildir. Ama bu durum “Sana vurana sen de vur” mantığı ile çözülemez.
Bu noktada anne babaların dikkat etmesi gereken bazı şeyler vardır.

• Şiddet öğrenilmiş bir davranıştır, şiddet gören ya da şiddete tanık olan çocuk, şiddet göstermeyi öğrenir. Bu nedenle anne baba arasındaki ilişki çocuğa doğru model olmalıdır.
• Anne babası tarafından tartaklanan, kötü söze maruz kalan çocuk da, sorunlarını bu yolla çözmeyi öğrenir. Çünkü öğrendiği yöntem budur.
• Daha sakin yapıdaki çocuklara sürekli olarak “Pısırık olma, kendini ezdirme” gibi ifadeler ile yaklaşmak onu bu şekilde etiketlemektir. Aslında çocuğunun böyle davranmasını engellemeye çalışan anne baba, çocuğun bilinçaltına “Sen pısırıksın, sen kendini ezdiriyorsun” mesajı vermektedir.
• Evde çocuklarla oynanan boks, güreş tarzı oyunlar, çocukların diğer çocuklarla kurmaya çalıştığı iletişimi olumsuz etkileyebilir. Asıl amacı karşısındaki çocuğa zarar vermek değildir ama, bu tarz oyunlarla arkadaşının canını yakan çocuk, yetişkinler tarafından cezalandırıldığında, öfkesi artar ve bir dahaki sefere çocukların canını bilinçli olarak yakmaya başlar.
• Çocukların televizyonda izledikleri film, dizi, çizgi filmler de şiddet içeren davranışların oluşmasında etkilidir. Bu nedenle izledikleri programların anne babaları tarafından denetlenmesi önem taşımaktadır.
• Çocuklara geri bildirimde bulunmak onların gelişimi için çok önemlidir. Nasıl ki çocuk olumsuz davranış sergilediğinde anne baba uyarıda bulunuyorsa, olumlu davranış sergilediğinde de olumlu geri bildirimde bulunmalı ve “Bu davranışın çok güzeldi, çok mutlu odum” diyerek nu motive etmelidir.
• Diğer çocuklara karşı kendini korumak amacıyla çocuğu karate kursuna göndermek doğru bir çözüm değildir. Aslında bir savunma sporu olan karateyi yanlış yorumlayan çocuk, bunu tam tersine saldırı amaçlı kullandığında hem kendine hem de diğer çocuğa zarar verebilir.
• Çocuğun sorunlarını çözebilmesi için bu durumu deneyimlemesi gerekir. Diğer çocuklar ile yaşadığı her sorun, anne babasının hızlı müdahalesi ile çözülen çocuk, sürekli olarak anne baba desteğini arkasında ister, bağımsızlaşamaz.

Özetle,


Çocukların olumsuz davranışlarını olumluya çevirmek isteyen anne baba, ona doğru model olmalı, çocuğun olumlu davranışlarını ön plana çıkarmalı, çocuğun yaşadığı sorunları onun yerine çözmemeli, çocuğa öğüt vermek yerine, hikaye anlatma, kukla oynatma, kendi çocukluğundan örnekler verme tekniklerini kullanarak doğru davranışları öğrenmesini sağlamalıdır.






Kaynak : http://www.emineergun.com.tr/

Pedagog Emine Ergün

Çocuk Gelişimi Uzmanı, Ebeveyn Danışmanı, Özel Eğitim Danışmanı, Kreş Danışmanı, Anne Çocuk Öyküleri Kitabının Yazarı.

Pazar, Nisan 10, 2016

OKUYAN ÇOCUKLAR İÇİN ANNE – BABALARA ÖNERİLER


Okumayan Anne Babanın Okumayan Çocuğu Olur
OKUMAYAN ANNE BABA YANLIŞ ROLDE

OKUYAN ÇOCUKLAR   İÇİN ANNE – BABALARA  ÖNERİLER…

Herkes deniz diyor, yüzmeyi öğreten yok.
Herkes balık diyor, tutmayı   gösteren yok…

Taş devri, bakır devri,tunç devrinden… geçen insanlığımız; cilalı imaj devrinde ve görselliğin egemenliğinde boğuluyor; tüketim çılgınlığının nesnesi olarak can çekişiyor. Madde insanın  yeni putu…Görüntü(imaj)  tek belirleyen…Jean Baudrıllard’ın  anlatımıyla bir algısal yanılsama (similasyon) altındayız…    Medyatik uygarlık günümüz toplumlarını  ‘ışık hızında yayılan sembol dünyasında’ yaşatıyor.  Televizyon, büyülü yeni bir din gibi… Postmain’a göre televizyon, hoşumuza giden konularla bizi oyalayarak önemli konuları dikkatimizden kaçıran görsel bir şiddet uyguluyor…
Yayın “dünyası”ndaysa, teknolojik  gelişimin  baş döndürücü hızına  uygun olarak  her on saniyede bir kitap yayınlanırken, yaşadığımızsa bir  paradoks…(‘Ne yaman bir çelişki’dir ki… kitap kültürü  tehlikede) …Lise,  üniversite  bitiren  nüfusumuz artarken, ders dışı kitaplarla okumayı sürdüren nüfusumuz oran olarak  azalıyor. … Okullar okumayan insan yetiştiriyor … Uzmanların da uyardığı  gibi, dünya  kitap çöplüğüne döndü. Niteliği, nicelikle  vuruyorlar. Kötü kitap  iyi kitabı kovuyor.Yine bir yazarımızın da dediği gibi, bugün “…kitap dünyası binmiş arabasına  cehenneme doğru gidiyor.Çer çöp kitapların  baştan çıkarıcılığına karşı koyabilmek için” anne-babaların, öğretmenlerin, yerel yönetimlerin   sorumluluğu her gün biraz daha artıyor… 
“ACELE ETTİRİLEN ÇOCUKLAR”

Çocukların bir  sınavdan  diğerine bir kurstan öbürüne  sürüklendiği günümüzde  okuma değil yalnızca, oyun ve serbestlik   bile çok ilkel kavramlar olmaya başladı.

Amerikalı bir psikolog olan David Elkind,. “ACELE ETTİRİLEN COCUKLAR” kavramının  kısaca, çocukların zamanlarının anne babaların  tercihlerine göre düzenlendiğini, bu düzenlemenin de her hafta daha fazla ders, çocuğu sosyal, akademik, kültürel, psikolojik alanlarda geliştirebilecek (!) daha fazla aktivite anlamına geldiğini anlatmaktadır. Buna göre  çocuklar çevrelerini inceleme-araştırma şanslarını kaçırmaktadırlar. Oysa  yazarın dediği  gibi  BÜYÜMEK HİÇ BU KADAR REKABETÇİ OLMAMIŞTI

İşte bu  çılgınlıkta Sigara yaşı  ona Uyuşturucu yaşı on ikiye indi…  Üç okuldan birinde hap kullanılıyor… (basından) Ve okullarda  şiddetin tarihi kitabın okuldan kovulmasıyla başlıyor. Okullar okumayan insan yetiştiriyor. Eğitim tersine yapılıyor…

B. Rasıl’ın kolektif aptallık dediği durumu yaşıyoruz.Ünlü filozof, kitapların önemini anlatırken “Akıl elde edilmiş bilgiden  çok,bilgi edinme yoluyla gelişir” diyor. Başka bir filozof ise mikroskop ve teleskobun gözümüzün uzantısı;telefonun sesimizin uzantısı;baltanın,karasabanın ve kılıcın kolumuzun  uzantısı olduğunu söylerken, kitabınsa beynimizin uzantısı olduğunu  özellikle  vurguluyor.
Kitap okumayan  toplumların   BEYİNLERİNİN   BUDANDIĞI, bundan daha güzel nasıl anlatılabilir?
Postmaın’ın  dediği gibi, “En ciddi söylemler  kıkır kıkır gülmeler arasında  kaynayıp gidiyorsa hangi ses tonuyla kime ne öyleyebilirsiniz?”

Eğitim, edinilen bilgilerin hayata uygulanması sanatıdır.(Herkes deniz diyor,yüzmeyi öğreten yok. Herkes balık diyor,tutmayı gösteren yok)
Çocuklar yaşam boyu kullanacakları alışkanlıkların,bilgilerin üçte birini okul öncesinde ailesinden öğreniyor.
Kendisi kitap okumayan anne babalar çocuklarına son derece kötü  rol model oluyorlar.
Çocuğun doğduğu andan başlayarak evde kitap görmesi, yaşamda  kitabın  da olduğunu bilinç altına kazıması  demektir.Ve gelecekteki  okuma alışkanlığı için  bir alt yapı ve  ön hazırlık  oluşturmaktır. Anne babalar    bilmeden  en değerli varlıklarından  bunu  esirgiyor…

BEN NEYİ OKUYAYIM?
ÇOCUĞUMA HANGİ  KİTAPLARI   ALAYIM?


En önemli sorunsa, biz ve çocuklarımız neler okumalı? Unutmamak gerekir  ki günümüzde  okuma araştırması yeni bir bilim dalıdır. Kitap okumanın bilimi ve anayasası “Her okuyucuya göre bir kitap, her kitaba göre bir okuyucu vardır.” diyor. (Kitap anayasası  madde 1,2)
Uzmanlar, “Bir kişiye kitap  önermek, hastaya ilaç  önermeye benzer.Yanlış kitap, yanlış ilaç gibi  beklenenin  tersine  sonuç verir.” derken     doğru seçimin önemini vurguluyor. Çocuk yaşlarda  kitap okumadan uzaklaşmamız,okumaya yanlış kitaplarla başlatılmamızdan kaynaklanıyor. Bir çocuğun sevdiği bir kitabı bütün çocukların seveceğini  sanmak en büyük yanlışımız. Çocuğunuzun  yaşam boyu   okuyan ,öğrenen,sorgulayan,analitik düşünebilen, Türkçeye egemen,özgüveni tam bir  birey olarak  yetişmesi  için  ders  dışı  kitaplar da  okumasının  çok önemli olduğu kanıtlanmıştır. Bu  nedenle çocuğunuza  ders dışı  okumak için   kitap almaktan vazgeçemezsiniz. Ancak, alırken  nelere dikkat edilmesini, bilmeniz  gerekir.

Sınav telaşındaki anne babalara  ise telaş yapmamaları  için öncelikle   Prf.Dr  İlkay  Kasatura’nın “Okul  Başarısından  Hayat Başarısına” adlı kitabını  öneriyorum.

KİTAPLA BÜYÜYEN ÇOCUKLAR DAHA ZEKİ OLUYORLAR

YA-PA Okul Öncesi Eğitim Semineri’nde kitabın çocuk için ne denli önemli olduğu anlatılıyordu :
(1)“Çocuğun yetiştirilmesi, beden-ruh ve kafa olarak ilkokula hazırlanması, incelik isteyen, sabır ve bilgi isteyen önemli bir iştir. Doğduğu andan başlayarak duyduğu ninniler, konuşmalar, sesler -ötüş, havlama, miyavlama, vb. dahil- kendisine okunan veya anlatılan masallar, sorulan bilmeceler, ezberletilen şiirler, tekerlemeler, söyletilen şarkılar hep dil ve düşünce gelişmesini biçimlendiren uyaranlardır. Bu zihni gelişme ilerde onun davranışlarının zihinsel temelini oluşturur. Bunlar olmadığı zaman insan yavrusunun bebelik ve ilk çocukluk döneminde dil gelişmesi yavaşlar, yavaşladığı için de çok iyi beslenmiş olsa bile vücutça sağlam, kafaca -konuşma ve düşünme yeteneği ve becerisi bakımından- yaşıtlarına göre geri olur. Bu geri kalmanın ömür boyu sürdüğünü, aradaki farkın kapatılamadığını ileri süren yazarlar da var.

Konuşma ve düşünme becerisi gelişmemiş bir çocuğun ilkokulda anadilini okumayı ve yazmayı çabucak ve zevkle öğrenmesi beklenmemelidir. Okul öncesi dönemde kazandırılması gereken kitap-defter-kalem ile oynama alışkanlığı, zevki ve becerisi çocuğun ilkokula başladığı dönemde bu eşyaları yadırgamamasına, onları severek kullanmasına yol açar. Okuma söküldükten sonra yalnız ilkokul döneminde değil, ömür boyu okuma becerisinin amaca uygun, iyi ve güzel kitaplarla beslenmesi gerekir.
Resimli kitap 2-4 yaşlarında çocuk için başka oyuncakta bulunmayan sihir ile doludur. Onu eline aldığı zaman anlamak için yardıma gereksinim duyar. Yetişkin resimli kitap içindekini çocuğa anlatırken çok yanlı doyum sağlamış olur çocuk. Bunlar :
1 – Gördüğü şekilleri algılamayı öğrenme
2 – Dinlediği sözleri anlamayı öğrenme
3 – Hafızayı geliştirme
4 – Hayal gücünü besleme
5 – Yetişkinle kurduğu beraberlikten memnun olma
6 – Kitabın -yapraklarını, kapağını vb.- nasıl kullanacağını öğrenmedir.

Bütün bunlar çocukla yetişkin arasında kitapla oyun oynarken gerçekleşir. Şayet çocuğu seviyor, onu yetiştirmekten haz duyuyorsa yetişkin de bu beraberlikten oldukça kârlı çıkar. Bunlar :

Kitap ile oynarken çocuk sakinleşir, yetişkin memnun olur.
Çocuk ile kendisi arasında ortak sözcük dağarcığı oluştuğu için diğer zamanlarda da çocukla anlaşması kolay olur.
Kitabı birlikte okudukları için çocuğa kitabın ne kattığını bizzat gözleyebilir.
Çocuk da bu haz veren beraberlikten memnun olacağı için yetişkini sevmeye başlar.
Bu sevginin bakımı ve geliştirilmesi yetişkine bağlıdır.
Yetişkin, çocuk sayesinde doğanın ruhunu, canlılığını, dilin müziğini, insan olma sevincini yeniden öğrenir. Onun safiyeti ile kendi çok bilmişliği arasındaki farkı ancak onunla beraber olduğu zaman, özellikle bir resimli kitabı incelerken öğrenir.

Bir yaşına geldiği zaman çocuğun kitapla ilişkisi kurulmaya başlar. Bu ilişki her çocuğa göre değişir. Bazen daha erken, bazen de daha geç olabilir. Çocuğu zorlamadan ne kadar erken başlarsa o kadar iyidir. İlk dönemde kitap eğlendirici oyuncak gibidir. Çocuğun kitapla karşılaşması önce sadece resimle olur. Daha sonra resim-sözcük, resim-tümce, resim-tümceler, resim öykü, az resim-çok öykü, nihâyet doğrudan veya başka konularda resimsiz metinlere doğru bir gelişme süreci izlenir.

Daha geniş bilgi için bakın Meral Alpay, Kütüphane, Türk Kütüphaneciler Derneği Yayını, (TDK) İst. Şubesi
Sayfa 80, 81, 124, 125, 126

Okuma alışkanlığını sürdüren gençler gözlemci, araştırıcı, eleştirici bir kafaya sahip olur. Böyle kafalardan ilerde yalnız yazınsal alanlarda değil meslek dallarında da kitap yazan insanlar ortaya çıkar.
Dünya   Çocuk  Edebiyatı ve  Okuma  Araştırması Enstitüsü  Müdürü
Richard Bamberger’in ANNE BABALARA  önerileri :
-Anne babalar  çocuklarına yüksek sesle ve sıkça hikayeler okuyabilir ve anlatabilirler.
-Çocukların gereksinimlerine ve yaşına göre evlerinde kitaplık oluşturabilirler.
- Ailece belli zamanlarda, belli bir sürenin okumaya ayrılmasını sağlayabilirler
- Çocuklarına okuduklarının önemini anlatabilirler
-Çocuklarını verdikleri harçlıkların bir kısmını kitap almak için harcaması konusunda eğitebilirler.

Çocukların okuma alışkanlığı kazanmasında aileden sonra öğretmenlerin de çok önemli rolleri vardır. Öncelikle iyi bir okuyucu olarak öğrencilere örnek olan öğretmenler aynı zamanda temel okuryazarlığın okuma alışkanlığına dönüşmemesi halinde bir anlam ifade etmediğini, kitap okumanın öğrenim sürecinin bir parçası olduğunu ve yaşam boyu sürmesi gerektiğini öğrencilere sürekli ifade ederler.
Ayrıca öğretmenler bu konuyla ilgili çeşitli faliyetlerde bulunurlar;
Jorg  Lois Berges’ten  Akşit  Göktürk  aktarıyor: “İnsanın türlü araçları içinde en şaşırtıcı olanı  kuşkusuz kitaplardır.Mikroskop ile teleskop görme yeteneğimizin uzantısı,telefon sesin uzantısı,sabanla kılıç kolumuzun  uzantısıdır.Kitap beynimizin ve düş gücümüzün uzantısıdır.”

Çocuklara Okuma Alışkanlığı Kazandırılması Konusunda Prof. Dr. Bülent Yılmaz’ın Dikkat Çektiği Dört Nokta:
1. Çocukluk dönemi kişiliğin oluştuğu dönemdir
2. Okuma, sağlıklı ve gelişmiş bir kişiliğin temel taşlarından birisidir.
3. Ebeveyn ve öğretmen, çocuğa okuma alışkanlığı kazandırma ve geliştirmede doğrudan sorumlu kişilerdir.
4. Okuma alışkanlığı, ancak çocukluk döneminde kazanılır. Bu dört noktanın bilincine varılması, çocukların okuma alışkanlığı kazanmasına etki eder. Genel olarak ebeveynin çocuğuna göstereceği ilgi ve vereceği destek çocukların bu gün ve gelecekte okuyan ve ne istediğini bilen bireyler olmasını sağlayacaktır.



DERS DIŞI KİTAP OKUMA  ÇOCUĞU NASIL EĞİTİR?

Dikkatin anlamaya yönelmesi ile kolay ve akıcı okuma sağlar. Olaylar arasında ilişki kurabilme yeteneği gelişir. Önceki bilgilerle yeni öğrenilen bilgilerin sentezlenmesi ile kolay anlamayı, ve kolay kavramayı sağlar. Okumanın sağladığı birikimler, neden-sonuç ilişkisi kurabilme becerisini geliştirir. Araştırma isteğinin doğmasına neden olur, araştırmacı kişilik gelişimine yol açar. Hızlı, rahat, kolay okuma, kısa sürede ödev yapmayı ve kolay algılamayı sağlar. Kolay okuyup kolay anlama, kendine güven duygusunu geliştirir. Motivasyon sağlar. Beyindeki sinir hücreleri arasında iletişimin hızlanması ile beynin gelişimini ve etkili öğrenmeyi sağlar. Beyin, okuma, araştırma, düşünme, işlem yapma ve problem çözme ile zorlandıkça gelişen bir organımızdır. Böylece beynimiz, uzun yıllar genç kalacak ve üretken olacaktır. Öğrencinin yorum gücünü arttırarak sınavlarda başarılı olmasını sağlar çünkü sınav sorularının (LGS, ÖSS) % 75i, yorum ve anlam yeteneğini ölçmeye yönelik olarak hazırlanıyor. (İnternet Kaynağı)

Kaynakça :1. Bamberger, R. (1990). Okuma Alışkanlığını Geliştirme. Çev.: Bengü Çapar.Ankara: Kültür Bakanlğı2.  Gönen, Mübeccel, Elif Çelebi Öncü ve Sonnur Işıtan. (2004). “”İlköğretim 5.,6. ve 7. Sınıf Öğrencilerinin Okuma Alışkanlıklarının İncelenmnesi””, Milli Eğitim Dergisi, 164.http://www.okuyantoplum.com/?page_id=51


Çarşamba, Nisan 06, 2016

ÇOCUKLARDA CİNSEL İSTİSMARIN BELİRTİLERİ VE HUKUKİ SÜREÇ

     Ebeveynlerin korkulu rüyalarından biri de çocuk istismarı. İstismar diyince insanların aklına önce cinsel suçlar geliyor ancak çocuklara uygulanan her türlü şiddet, bedenen ve ruhen müdahale ya da taciz istismara giriyor. Sadece yetişkinlerin çocukları istismar ettiği de düşünülmesin. Çocuklar da başka çocukları istismar edebiliyor maalesef. Bir çocuğun ailesinden, Tv’den ya da başka şekilde maruz kaldığı negatif davranışları, başka bir çocuğa uygulayarak istismar ettiği olaylar da yaşanıyor. Ebeveynlerin çocuklarının istismara maruz kalıp kalmadığını anlayabileceği bazı işaretler var:

 Çocuğunuz yaşının üstünde cinsel bilgiye sahipse,
 Günlük yaşamında birden ortaya çıkan ani duygusal patlamalar (şiddetli ağlama ya da kahkahayla gülme gibi) varsa,
 Uyku ve yemek düzeninde gözle görülür değişimler olmuşsa,
 Tırnak yeme, alt ıslatma, öfke patlamaları, yalan söyleme, belli bir yetişkinle bir araya gelmek istememe gibi durumlar yaşıyorsa,
 Gece çığlık atarak uyanıyorsa, kabus görüyorsa,
 İçe kapanık veya aşırı dışadönükse,
 Özgüven eksikliği varsa, Takıntıları oluştuysa,
 Yoğun suçluluk hissi içindeyse,
 Anne babaya öfke, düşmanlık hissediyorsa,
 Okuldan kaçıyorsasebeplerini araştırmakta fayda var.Aşağıdaki tepkiler ise çok can sıkıcı ama çocuğun cinsel istismara uğradığının göstergesi olabilir.
 Açıklanamayan morluk, kızarıklıklar
 Nedensiz karın ağrıları, vücut ağrıları
 Genital bölge ve çevresinde acı, kaşınma, yanma
 Yürüme ve oturmada zorluk
 İdrar yolu enfeksiyonu
 Sıcak günlerde üstünü çıkarmaktan kaçınma
 Yaşından beklenmeyecek cinsel bilgi
 Yetişkin cinsel ilişki davranışlarını taklit etme
 Bebekleri ve diğer oyuncaklarıyla yetişkin cinsel ilişki biçimlerini taklit edici oyunlarÇocuklarımızı cinsel istismardan korumak için alabileceğimiz basit tedbirler de var. Çocuklarımızla açık ve dürüst bir iletişim kurmak,
 Okuldan döndüğünde gününün nasıl geçtiğini, hoşuna gitmeyen herhangi bir şey olup olmadığını sormak,
 Güvenmediğimiz kişilerle yalnız bırakmamak,
 Yaşıtlarıyla oyun oynamasını sağlamak,
 Oyun zamanlarında arada kontrol etmek,
 Çocuklar ne söylerse söylesin onlara inanmak,
 Teknoloji ve internetle olan ilişkilerinin sınırlarını belirlemek.

Çocuk istismarına karşıyız, lütfen görsel olarak bile kullanmayın.

Hukuki Süreç Nasıl İşler?


Türkiye’de 0-15 yaş grubuna her türlü cinsel müdahale suç kapsamına giriyor. 15-18 yaş aralığında ise kanunlar karşısında cebir ya da tehdit unsuru varlığı aranıyor ve iradeyi sakatlayan bir durum olup olmadığı kontrol ediliyor. Burada kastedilen suç; cinsel arzu tatmini için çocukların kasten kullanılması diye tabir ediliyor. Verilen cezalar suçun boyutuna göre 3 yıldan 15 yıla kadar değişiyor. Sürenin belirlenmesinde ağırlaştırılmış sebeplerin olup olmadığına bakılıyor. Mesela suçun aile üyeleri tarafından, yakın akrabalarca işlenmiş olması ağırlaştırılmış sebep sayılıyor. Suçun sonunda bedenen ve ruhen sağlığın bozulmuş olup olmadığı inceleniyor. Maalesef suçun tespiti için kanun bu kontrolleri zorunlu kılıyor.
İstismarın varlığının tespiti halinde; çocuklara bu konuları onları sorgulamadan, baskı yapmadan sormalı ve dinlemeliyiz. İstismarcıya direkt müdahale etmeye kalkışmak istismar mağduru için daha travmatik olabilir. Çünkü bu çocuklar sevdiklerine zarar vermekle tehdit edilmiş, korkutulmuş ve yaşadığı olayı saklaması için baskı görmüş olabilir. Bu durumda çocuk, istismarı uygulayanı korumaya ve olayı ört bas etmeye çalışabilir.

Kaynak : http://emineergun.com.tr/

Pedagog Emine Ergün

Çocuk Gelişimi Uzmanı, Ebeveyn Danışmanı, Özel Eğitim Danışmanı, Kreş Danışmanı, Anne Çocuk Öyküleri Kitabının Yazarı.

Pazartesi, Nisan 04, 2016

İpana - boomads

Procter and Gamble’ın tüm dünyada pazara sunduğu en gelişmiş beyazlatıcı diş macunu olan 3 Boyutlu Beyazlık Luxe Perfection İpana ile Türkiye’de de raflarda yerini aldı. Denediğinizde bana hak vereceksiniz:) Kullanmadan kesinlikle inanmazdım, deneyince etkisini gördüm ve mükemmel sonuç aldım.

Tam bir bakım sağlamak için aynı ailenin Oral-B 3D White Luxe ağız bakım suyunu da kullanıyorum. O da diş macunu ve fırçasının ulaşamadığı alanlardaki lekeleri bile çıkararak uzun süre, keskin bir ferahlık sağlıyor.

Unutmadan küçük bir not ekleyeyim; P&G ve İpana ürün performansına o kadar güveniyor ki, memnun kalmazsanız paranızın 2 katını iade ediyor. Bu nedenle beyazlatıcı etkisini kendiniz de görün diye bence gerçekten denemeniz gereken bir ürün.

Ürünü satın almak isterseniz tıklayınız!

P.S. Bana bu bilgiler yetmedi, ağız ve diş sağlığı üzerine daha çok şey merak ediyorum diyenleri aşağıdaki siteye alalım.  
http://www.agizbakimuzmani.com/

#ipanaperfection  #gülüşünügöster

İçerik Kaynak: http://kokoshgirl.com/
Video Kaynak: https://www.youtube.com/watch?v=B7MDJzarokU

 

Bir boomads advertorial içeriğidir. left;" trbidi="on">