Radyo 45'lik
Çarşamba, Mart 30, 2016
Yaşadığı Gecekonduyu Resim Müzesine Çeviren Zihinsel Engelli Muhammed’in Renklere Sığınmış Hikayesi
Salı, Mart 29, 2016
DİSLEKSİ TANISI OLAN ÇOCUKLARIN AİLELERİNE ÖNERİLER
Bu nenle çocuğu disleksi tanısı almış olan ailelerin telaşlanmasına, paniğe kapılmasına, çocuğunda bir yetersizlik ya da gelişimsel sorun olduğunu düşünmesine gerek yoktur.İlk etapta yapılması gereken, var olan bu durumu kabul edebilmektir. Kabullenme süreci arkasından başarı sürecini de getirecektir.
Aile ya da öğretmen tarafından çocukta tespit edilen bir öğrenme güçlüğü varsa, bu durum öncelikle test ve ölçekler kullanılarak, profesyonel biri tarafından belirlenmelidir.
Disleksi tanısı olan çocuklar da tıpkı yaşıtları gibi, okul öncesi ve ilkokul, ortaokul, lise eğitimini tamamlayabilir. Eğitim öğretim hayatları süresince otizmli ya da down sendromlu bir çocuk gibi, yoğun olarak özel eğitime ihtiyaç duymazlar.
Özellikle ilkokul evresi ile birlikte disleksi daha rahat tanılanabilir. Bu nedenle çocuğunuz ilkokula başladığı sürede sizin ve öğretmeninin gözlemleri ve tespitleri çok önemli ve değerlidir.Eğer çocuğunuz ilkokula başladıktan sonraki süreçte,
• Sesleri öğrenmekte zorlanıyorsa,• Sesleri birleştirerek hece, heceleri birleştirerek kelimeleri okumakta ve yazmakta güçlük çekiyorsa,• B-D, M-N gibi yakın sesleri okuma yazma sırasında karıştırıyorsa,• Satır takibi yaparak yazmakta oldukça zorlanıyorsa,• Yazısı okunamayacak kadar kötü ise,• 3,4,7 rakamlarını ters yazıyorsa,• Rakamları ters okuyorsa (35 yerine 53 şeklinde okumak gibi)• Kelimeleri düz görmesine rağmen, ters okuyorsa ( Kocaman- Komacan)
Çocuğunuzun genel gelişim değerlendirmesi ve akademik değerlendirmesi için bir uzmandan destek almanızda fayda olacaktır.
Tanılama sürecinin ardından, çocuğunuzun akademik becerileri ve derslerine yönelik aldıracağınız birebir destek ile, onun öğrenme, başarı ve motivasyonu arttırabilirsiniz.
Kaynak : http://www.emineergun.com.tr
Pedagog Emine Ergün
Çocuk Gelişimi Uzmanı, Ebeveyn Danışmanı, Özel Eğitim Danışmanı, Kreş Danışmanı, Anne Çocuk Öyküleri Kitabının Yazarı.
|
Pazartesi, Mart 28, 2016
Akşam baban eve gelsin o zaman görürsün sen!
Çocuklar babalarından korkmamalı tam tersine ona saygı duymalıdır. Bu biraz babanın tutum ve davranışlarıyla biraz da annenin kendisini nazara vermesiyle olur. Elbette baba da aynı şekilde davranıp anneyi nazara vermelidir. Birbirine sevgi ve saygıda kusur etmeyen çiftlerin oluşturduğu bu düzeyli ekoloji çocukları da içine alacak ve çocuklar korktuğu için değil saygı duyduğu için ebeveynlerine itaat edeceklerdir.
Epilepsiye Objektif Ol
Epilepsiye Objektif Ol fotoğraf yarışması çocukların karelerini bekliyor
Dünyada 50 milyon(1) kişinin etkilenmesi nedeniyle en yaygın nörolojik bozukluklardan biri olan epilepsi hastalığına dikkat çekmek amacıyla Türk Epilepsi ile Savaş Derneği, Sanofi’nin desteğinde “Epilepsiye Objektif Ol” isimli bir fotoğraf yarışması düzenliyor. Bu yıl ikincisi düzenlenen yarışmada ünlü fotoğraf sanatçısı Mehmet Turgut jüri üyeleri arasında yer alıyor. 6 yaşından büyük herkesin katılabildiği yarışmaya son başvuru tarihi 27 Nisan 2016
22 Mart 2016 / İstanbul – Dünyada ve Türkiye’de yenilikçi politikası ile ilaç sektörünün öncülerinden olan Sanofi, tedavi yöntemleri geliştirmenin yanı sıra kurumsal sosyal sorumluluk projeleriyle de hastalıklara karşı farkındalık yaratacak önemli çalışmalar yürütüyor.Burcu Öğünlü
Salı, Mart 22, 2016
Itır Koşunca
Cuma, Mart 18, 2016
Meçhul Asker Mezarı
Detaylı bilgi için BURAYA tıklayınız
Çanakkale!
Çarşamba, Mart 16, 2016
Y Kuşağı Dijital Babalar
Bu noktada bir geçek var ki dijitalleşme satın alma alışkanlıklarımızı, çevremizi vs birçok yönümüzü de değiştirmiş oluyor. Bir şey ararken, satın alırken interneti kullanmak, öncelikle teknolojinin nimetlerinden yararlanmak ilklerimiz arasında yer almaya başlıyor.
Bu durumda bir diğer “gömleğimiz” olan babalık özelliğimiz de düşününce de aile ile iletişimde dijital ağırlıklı olmaya başlıyor. Çocuk ihtiyaçları, okullar, sağlık vs birçok konu kendi hayatımızda olduğu gibi aile hayatımıza da etki ediyor. Bu durum benim için iyi mi kötü mü diye düşünürken olumsuz bir takım yazılara da rastlıyorum.“Google çalışanlarının çocukları teknolojiden uzak, tamamen dijitalsiz yuvalarda yetiştiriliyor” haberleri de insanın kafasını karıştırmıyor değil. Belki bu konu için ilerde daha geniş kapsamlı bir yazı yazarım. Tüm mevcut duruma Y Jenerasyonu olan babaları da eklediğimizde tam bir dijital dünyadan bahsediyoruz. Hayatların dijitalleştiği davranışların ve tüm alışkanlıkların farklılaştığı jenerasyondan bahsediyoruz. İlgili yazımda Y jenerasyonu ile ilgili detaylı yazımı inceleyebilirsiniz.
Bugünkü araştırma konum çocuklardan ziyade dijitale meyilli olan benim gibi babaların alışkanlıkları. Araştırmam esnasında Connected Vivaki’nin “Dijital Babalar” isimli bazı istatistiklerine rastladım. Rastlamışken de detaylı olarak incelemek istedim:
Bu açıdan bakıldığında dijital babalar araştırmada da görüldüğü üzere bir hizmet veya ürün satın alırken büyük oranda forumları inceleyip ürün veya hizmetler hakkında detaylı bilgi almaktadırlar. İlerleyen dönemlerde yapılacak farklı araştırmalar da bu oranın daha artacağını gösterecektir. Çünkü giderek daha da dijital dünyaya ayak uydurup uyumumuzu arttırıyoruz.
Kaynak : Cenap COŞKUN
Salı, Mart 15, 2016
Babalar Da Bez Bağlar
Eşim, kızım doğduğu ilk günden beri bana çok yardımcı. Ev işlerimde, yemeklerde, Bade'nin bakımında...vs. tabii ki bizim şanslı yanımız, eşimin bir ay içinde en az 10 gün evde oluyor olması. Her gün işe giden babalar için biraz insaflı olmak gerek diye düşünsem de hem cinslerime kıyamıyor ve o babalara da sesleniyorum. :)
Baba deyince insanın aklına sadece çalışıp para getiren, olan biteni en son duyan, acil durumlarda kır camı bas butona gibi düşünceler gelmemeli. Artık devir o kadar değişti ki; babalar da değişti, haliyle. Değişmeli de.! Yani yardımdan kastım; sadece biz yorulduk diye değil, çocuklarımızın psikolojileri için de yardım...
Bir çocuk düşünün; evde birbirine sevgiyle yaklaşan anne baba, sürekli kendini birey gibi hissetmesini sağlayan saygı, bir şeyler saklamaya ihtiyaç duymayacak kadar ailesiyle iç içe... Bu çocuk nasıl özgüvensiz olabilir? Ya da nasıl mutsuz olabilir?
Bence çocuğun özgüveni, anneden çok babayla olan iletişiminden kaynaklanıyor. Bu tabii ki sadece benim düşüncem. Neden böyle düşündüğümü de merak ediyorsanız biraz açıklayayım;
Öncelikle babaya saygı kesinlikle öğretilmeli ama babadan korkulmalı düşüncesi asla yerleştirilmemeli. Anneler gibi babaların da yeri geldiğinde evcilik oynayabileceğini, yeri geldiğinde de omzunda hıçkıra hıçkıra ağlayabileceğini bilmeli, çocuk. Rahat olmalı, babası ile konuşurken. Ve bilmeli ki, ne olursa olsun babası hep onun arkasında dağ gibi duracak ve onu hep ilk doğduğu gün ki kadar sevecek. Elbette sevecek ve seviyor da ama bunu çocuk hissetmeli, bilmeli. Hiç bir şeyden çekinmemeli...... Bla bla bla.
Gel de özgüvensiz olma.!
Kendi çocukluğunuzdan pay biçin, biraz eski günlerinizi hayal edin. İstemez miydiniz ki; babanızla tek başınıza bir kaç saat geçirmek, onunla evcilik oynamak, aman baban duymasın cümleleri yerine mutlaka babana da anlatmalısın olsun.? Ya da, bak akşam babana nasıl anlatıyorum, bunları gibi cümleler ile korkutulmamak... Aman babam duyarsa beni öldürür cümleleri artık bizim çocukluğumuzda kalsın. Varsın babalar ilk duyan olsun, en son duyan olmasın.
Bu sebeple derim ki, babalar da biraz iç içe olsun, çocuklarımızla. Varsın bez bağlasınlar, varsın 3 numara saçları ile kuaförcülük oynasınlar.. Ama bir şeyler olmaktan kaçmasınlar. Yorgunumun arkasına sığınıp, babalarımızın kopyaları olmasınlar. Kendine özgü baba, hayalinde kurdukları o adam olsunlar....
TABLET VE AKILLI TELEFONLAR ÇOCUKLARIN GELİŞİMİNİ NASIL ETKİLİYOR
3-6 yaş: Günlük toplam süre 20-30 dakikayı geçmemelidir.
6-9 yaş: Günlük toplam süre 40-50 dakikayı geçmemelidir.
9-12 yaş: Günlük toplam süre 60-70 dakikayı geçmemelidir.
12 yaş üzeri: Günlük toplam süre 120 dakikayı geçmemelidir.
2. Sosyalleşme sürecinin en önemli basamağı olan 0-4 yaşta ekran karşısında olması gerekenden daha çok vakit geçiren çocuk, sosyalleşme sürecini sağlıklı şekilde tamamlayamaz.
3. Dil gelişiminde gerileme ya da gecikme meydana gelebilir.
4. Görme bozuklukları ve göz hasarları oluşabilir.
5. Sürekli olarak tablet ve telefona eğilerek bakmaktan vücut duruşunda bozukluklar olabilir.
6. Davranış problemleri ortaya çıkabilir. İstediği zaman kendisine tablet, telefon verilmediğinde ya da bu araçlar kendisinden geri istendiğinde çoğu çocuk itiraz ve reddetme davranışı göstermekte, bunun sonu genellikle ağlama ve öfke nöbeti ile sonlanmaktadır.
7. Çocuklar hareketsiz oturdukları için, hareket kabiliyetleri ve motor gelişimleri olumsuz etkilenebilir.
8. Gerçek çocuklarla gerçek oyunlar oynamayıp, sürekli sanal oyunlar oynayan çocuğun hayal gücü olması gerektiği gibi gelişmeyebilir.
9. Oyunlarda başarı odaklı davranan çocuklarda, başarısızlık durumunda kabullenmeme, karşı gelme davranışları gözlenebilir.
10. Çocuklarda dikkat dağınıklığı ya da dikkat eksikliği bulgularına rastlanabilir.
Anne Babalara Öneriler;
• Akıllı telefon ya da tablet bilgisayar 12 yaştan sonra çocuklar için uygundur.• Kullanım süreleri için kesin kurallar kararlaştırın.• Koyduğunuz kurallar ile ilgili tutarlı ve kararlı olun.• Telefon ve tablet oyuncak değildir, çocuğunuz zaman geçirsin diye ona vermeyin.• Siz de çocuğunuza doğru model olmak için, tablet ve telefon ile onun yanındayken oyun oynamayın.• Siz de evde telefon ve tableti mümkün olduğunca sınırlı kullanın.• Çocuğunuz ile geçireceğiniz her dakika çok değerli. Bu süreyi ekran karşısında değil, oyun oynayarak, iletişim ve etkileşim içinde geçirmeye özen gösterin.
Pedagog Emine Ergün
Çocuk Gelişimi Uzmanı, Ebeveyn Danışmanı, Özel Eğitim Danışmanı, Kreş Danışmanı, Anne Çocuk Öyküleri Kitabının Yazarı.
|
Cumartesi, Mart 12, 2016
Eşitlik İçin Konuştular, bizde dinledik #eşitlikiçin
Merhabalar;
Bugün Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDPTÜRKİYE) organizasyonunda Ankara Üniversitesi Siyasal Bilimler Fakültesi ATAUM konferans salonunda #eşitlikiçin konuşuldu.
Konuşmacılar arasında hepimizin yakından tanıdığı Türkiye'nin ilk Kadın FİFA kokartlı hakemi Doç. Dr. Lale Orta (@LaleOrta) #internetbabalari oluşumunu beraber gerceklestirdigimiz aynı zamanda Babalar ve Kızları @babalar_kizlari kurucusu Özdemir HİÇDURMAZ, Kadın balıkçılarla çalışan akademisyen Dr. Huriye Göncüoğlu (@huriyegoncuoglu) ve ünlü oyuncu aynı zamanda ihtiyacharitası.org kurucusu Mert Fırat (@mert__firat) vardı.
İlk olarak sahneye çıkan konuşmacı Lale ORTA, Tamamen erkek egemenliğinde olan futbolda kadın dokunuşunun futbolu nasıl guzellestirdigini, yapamazsın olmaz dediklerinde nasıl oldurdugunu anlattı. Konuşmasının ana eksenine "Elimin hamuru, kramponumun tozu" cümlesini yerleştiren ORTA, tüm dünyaya kadınlarında futbol oynayabileceğini, yönetebileceğini ve hatta söz sahibi olabileceğini anılarında ki fotoğraflar eşliğinde birkez daha gösterdi. Futboldaki erkek egemenliğini kırarak #eşitlikiçin bizde varız dedi.
Lale hanımdan sonra söz alan konuşmacı Özdemir HİÇDURMAZ oldu. Konuşmasının eksenine "Baba izi,parmak izi gibidir" cümlesini ekleyen ÖZDEMİR kurucusu olduğu Babalar ve Kızları oluşumundan ve bu oluşumun vizyonu/misyonu hakkında bilgiler verdi. Bir baba olarak çocukların gelişiminde annelerin üzerindeki yükün fazla olduğunu söyledi ve #eşitlikiçin aile içinde babalarında yer alması gerekliliğinin altını çizdi. Konuşmasının sonunda söylemiş olduğu şu söz salonda ki katılımcıların tebessüm etmesine vesile oldu, "baba olarak o kadar iyi şeyler yaptım ki, anne ile aramdaki tek fark Anne memesi oldu"
3. Konuşmacı olarak sahneye çıkan isim ise Akademisyen Dr. Huriye GÖNCÜOĞLU oldu. Doğayı korumak için kadına yapılan her yatırım misli misli geri dönüyor, diyen GÖNCÜOĞLU konuşmasında kadın balıkçılara değindi. Kadın balıkçılar denize şükreder, farkında olmadan doğayı korur diyerek sözlerine devam eden konuşmacı #eşitlikiçin bu ülkede kadın balıkçılar var, elleri nasır tutan ekmeğini denizden çıkaran kadınlar var ama görünmüyorlar dedi. Konuşmasının sonunda, Anlattıklarım bir konuşmaya sığamayacak kadar büyük bir mücadele ve karşı duruş var diyen GÖNCÜOĞLU salondan coşkulu bir alkış aldı. Kendisini bu mücadelesinde sonuna kadar destekliyoruz.
Günün son konuşmacısı oyuncu ve yazar aynı zamanda ihtiyacharitası.org isimli sosyal yardım sitesi ve oluşumu kurucusu Mert FIRAT oldu. Konuşmasının merkezine "Kurtlarla Coşan Kadınlar" cümlesini yerleştiren FIRAT, kadın erkek arası eşitsizliğin medya ayağına değindi. Senarist Kadınlar Sendikasının kurulduğunu söyleyen ünlü oyuncu, kadınlarımızın egemen dil olan erkek dilini yumuşattığını söyledi. Kurucusu olduğu ihtiyacharitası.org dan da bahseden FIRAT bu kooperatifin üyelerinin çoğunluğunun kadınlardan oluştuğunu söyledi. Konuşmasının sonunda #eşitlikiçin "Cinsiyetçi yaklaşıma son verilmeli" diyen genç oyuncu katılımcılardan ve dinleyicilerden kuvvetli alkış aldı.
İnternet Babaları olarak düzenlenen bu sempozyumu çok begendiğimi ve tüm konuşmacıları gözünü bile kırpmadan izledigimi bilmenizi isterim. Emeği geçen herkese sonsuz teşekkür ederim.
Saygılarımla Cafer ☺
-
Çocuk, çok seversen bahtsız, çok söylersen arsız, aç bırakırsan hırsız olur" Türk Atasözü AİLE VE ANA-BABA TUTUMLARI Aile, en kü...
-
Erdoğan'ı ve Davutoğlu'nu eleştiren taşeron firmada temizlik işçisi A.S. adlı kadın için, Çanakkale Valiliği Halk Sağlığı Müdürlüğü...
-
Atatürk, yaşamı boyunca tüm sevdiklerine hangi yaşta olursa olsun "çocuk" diye seslenirdi. Onun sözlüğünde çocuk sevgi demekti...