Bizim toplum olarak alın yazımız oldu, kaygı.
Kurtulamıyoruz.
Gün geçtikçe beynimizi himayesine alıyor. Evimize siniyor, kokladığımız temiz havayı çürütüyor. Yaşam süremizi kısaltıyor.
Bekarken ne zaman evleneceğim kaygısı, evliyken ne zaman anne/baba olacağım, evi bu ay geçindirebilecek miyim, doğalgaz çok mu geldi acaba, ev alsam ödeyebilir miyim, hamileyken acaba sağlıklı doğacak mı, hangi mama daha sağlıklı, organik kıyafetler giydirmeliyim, anne/baba olunca ise çocuğumu mutlu edebiliyor muyum, yetiyor muyum....bla bla bu liste uzun kaygılarla dolu...
Okurken bile içiniz şişti değil mi? Bir de bunları yaşadığımız anlarda ki kalp ağrılarımızı hatırlayın. Toplumca öyle bir hal aldık ki, kaygıdan başka bir şey düşünemez olduk. Psikolojimizi bozmaya, paranoyaya bağlamaya kadar götürdük bu işi.
Dünya saçma sapan ve çekilmez olmaya başladı.
Kurtulmak için ne yapmalı?
Kaygılarımız bizi öldürüyor..... Bu bir kırmızı alarmdır..
Radyo 45'lik
Perşembe, Kasım 10, 2016
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
-
Çocuk, çok seversen bahtsız, çok söylersen arsız, aç bırakırsan hırsız olur" Türk Atasözü AİLE VE ANA-BABA TUTUMLARI Aile, en kü...
-
Erdoğan'ı ve Davutoğlu'nu eleştiren taşeron firmada temizlik işçisi A.S. adlı kadın için, Çanakkale Valiliği Halk Sağlığı Müdürlüğü...
-
Çocuklar her şeyi ilk olarak ailesinden öğrenir ve devamında da sosyal çevre ile tanışarak zamanla kendi kimliğini bulmaya çalışır. Okul ...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder